Artabel Gölleri Tabiat Parkı

Gumushane’de.

Zamani iyi denk getirdiginiz takdirde mutlaka gidilip gorulmesi gereken bir yer. Enfes dogasiyla sizi kendine baglayabilecek guzelliklere sahip. Hem cicekleriyle yesilligiyle hem de enfes golleriyle.

Tabi bizim hikayemiz -her zaman oldugu gibi- boyle cicekli bocekli, gezmeli tozmali degil. Zaten o sekilde de olursa bu kadar keyifli olmaz ki?

Trabzon’da Jeoturizm konulu bir panel vardi. Jeologlarin katildigi bir panel. Pazar gunu panel kapsaminda Artabel Golleri’ne bir yuruyus duzenlenecekmis. Raif hoca da uzun bir yuruyus olacagindan ne olur ne olmaz diye bizi de cagirdi; Huseyin’le beraber gittik Pazar gunu.

Sabah 7 gibi sahil tesislerinden jip ve pikaplarla yola ciktik. Macka’da kahvalti icin mola verdik. Biz gidip bir yerlerde atistiririz diye beklerken Sumela Otel’in acik bufe kahvalti sirasinin sonunda bulduk kendimizi elimizde tabaklarla. Zaten bu “acik bufe” olgusunu oldum olasi sevmisimdir. Insan hayal gucunu kisitlamiyor. Ama yine de burada kisitlayan biri vardi. Daha otelden iceri girmeden Raif hocadan cok yemeyin, abartmayin seklinde telkinler almaya baslamistik. Sozunu de dinledik elbet. Koca dolu bi kahvalti tabagini, pogacalari ve uzerine de bi kase cornflakesi yedikten sonra mesela kalkip bi de uzerine karpuz tabagi yapip karpuz yemedik ornegin? 😛 Yemek istedik, ama tam hamle yaparken gidiyoruz diye bogazimiza dizince lokmalari guzelim karpuzlar acik bufede baskalarinin masasina meze oldu 🙁

Kahvaltiyi kurtarmistik. Koca organizasyon; soyle anli sanli ogle yemekleri, aksam yemekleri olur diye hayal ederken markete girip 3 kilo domates, 3 kilo salatalik, 1 kg kasar peyniri, 10 kglik karpuz, 15 sise su alinca tum bunlarin bizim ogle yemegimiz hatta aksam yemegimiz olacagini anladik. Isin aci tarafi tum bunlar bir de 15 kisilik tum grup icindi. Neyse. Simdiye kadar kimse acliktan olmedi, herhalde bizde olmeyip diyerek yola cikti. Yaklasik 2 saatlik araba yolculugu sonunda, arabayla ulasilabilecek son noktaya ulasip cantalari hazirlamaya basladik. Yiyecekleri pay ettik. Gayet adil bir paylasma oldu. 10kglik karpuzu Huseyin’in cantasina, domates, salatalik, kasar peynirlerini benim cantama koyduk. Yola ciktik.

Yuruyus ekibi yaklasik 35 kisi kadardi. 15 kisi bizim grup, 20 kisi de Gumushane’den bir dagcilik kulubunun (GUDAK) uyeleri. Bizim GUDAK’la herhangi bir ilgimiz yoktu. Aslina bakilirsa kimseyle bir ilgimiz yoktu. O yuzden dedik Huseyin’le en arkadan rahat rahat yurur, geze toza cikariz. Herkes yola cikti. Bizde en arkadan sallana sallana giderken birinin yol agzinda bekledigini gorduk. Bize bakip duruyordu. Sonradan GUDAK’in baskani oldugunu ogrendigimiz kisiyle aramizda soyle bir diyalog gecti:

  • Hayirdir abi? Bizi mi bekliyorsun?
  • Evet cocuklar.
  • Arkadan mi geleceksin?
  • Yani, en arkadan gelecegim.

Yuruyuslerde, tirmanislarda artci denilen bir kavram vardir. Ekibin daima en arkasindan gelir, geride kimse kalmasin diye agir tempoyla yuruyenleri toplayarak gelir. Buraya kadar hersey normal. Sonucta bizi beklemesine de gerek yok, ama adamlar -anladigim kadariyla- yuruyusu organize ettiklerinden ses cikarmayip biraz tempomuzu artirarak yurumeye basladik. Yaklasik 5 dakika sonra yanimizdan bir pikap gecti. Arkasinda adamlar var. Arka koltukta da az once arkadan gelecegim diyen ekibimizin “artci”si vardi. Gunun ilk kahkahalari bu olayla birlikte basladi; ne kadar keyifli gececegi belli oldu boylelikle.

Birinci gole kadar hersey gayet rutin bir sekilde devam etti. Konusa konusa, gule oynaya birinci gole cikip gol kenarina yayildik. Birseyler atistirdik. Tam yayilip yatacakken Raif hoca cika geldi hadi yukaridaki gole gidiyoruz diye. Iyi peki diyip Huseyin’le daha kestirme ve daha rahat oldugunu tahmin ettigimiz taraftan yavas yavas yukari ciktik. Sirta vardigimizda baktik ne gelen var ne giden. Asagida gol kenarinda birileri oturuyor, arkadan GUDAK’in ekipleri gelip gidiyorlar. Bizim onlarla bir baglantimiz yok o yuzden devam etmemize gerek yoktu. Bir kayanin uzerine cikip Raif hocalari beklemey basladik. Yaklasik yarim saat beklemenin ardindan gelen giden olmayinca vadiyi gorebilecegimiz bir yere gectik. Bakalim geliyorlar mi yoksa asagidalar mi? Hayir gelip gelmemeleri de problem degil ama grubun tum yemegi bizde. Vadiyi gorebildigimiz sirta ciktigimizda asagidan Raif hoca ve beraberinde 5-6 kisinin yukari dogru geldigini gorduk. Heh geliyorlar, o zaman bizde devam edelim bari diyerek yukarida yer alan gole dogru yuruyuse devam etik. 15 dakika sonra golun yaninda yine yayilir vaziyette beklemeye basladik. Biz bekliyoruz ama ortalikta ne gelen var ne giden. Halbuki hemen arkamizdan geliyorlardi. Soyle bir tepeye cikip asagiya baktik ama i-iih kimse yok. Ne yapalim derken hemen yan tarafimizda GUDAK’lilar sofrayi kurmuslar yemek yiyorlardi. Buyurun dediler; dedik abi tokuz, gelin en azindan oturun dediler naz yaptik. Sonra zorla tutup oturtunca sofraya direkt yemeye basladik. Yemeyiz, tokuz dedik; sofraya ilk biz oturduk en son biz kalktik. “Yok biz yemelim abi” dedikten en fazla 10 dakika sonra bir elimde ekmek, arasinda kasar peyniri, diger elimde dogranmis salatalik varken bir taraftan da elimdeki yumurtayi soymaya calisiyordum. Ara ara da yumurtayi soyarken agzima zeytin falan atiyordum. Biz toktuk!

Yol boyunca Huseyin’e “abi nasil olur da helva almayiz yaa” seklinde buram buram pismanlik kokan cumleler kuruyordum. Ekmegi biz almadigimizdan hic aklima gelmedi ama ne zamanki arabada ekmekleri gordum o zaman dank etmisti, icimde kalmisti. GUDAK’lilarin masasina oturdugumda da direkt helva gozume carpti. An kolladim biri kessede koysa da yesek diye. En son baktim olacak gibi degil, zaten yuzsuzlugun dibine vurmusuz bicagi isteyip helvayi dograyip ekmek arasi yapip yedim. Yoksa icimde kalacakti, sisecekti bir yerim.

Biz yemeye dalip bu arada Raif hocalari unutmustuk. Sofrada birsey kalmayinca, yeme eylemi sona erince aklimiza geldi tabi. Tekrar vadiye baktik hala ne gelen var ne giden? GUDAK’lilar Aynali gol denilen en buyuk gole gececeklerdi. Aslinda bizde gidecektik bizim ekiple ama bizimkiler gelmeyince tesekkur edip musade istedik. Dusuncemiz herhalde bizimkiler yukari cikamadi, geri asagiki gole donduler yonundeydi. Isin kotu tarafi tum yemekleri de bizdeydi, keza karpuz da. Acliktan telef olmadan bir an once inelim dedik. Huseyin’le kostura kostura gollere kadar indik. Inerken de Huseyin duduk otturuyor etrafta birileri var mi diye? I-iih. Kimse yok. In cin top oynuyor golun etrafinda. Bu seferde dedik herhalde beklediler, yemekleri de olmayinca geriye asagi arabalarin yanina indiler. E hadi devam edelim diyerek bizde asagiya dogru kosturmaya basladik. Rezillik. Raif hoca bizi cagirdi ki yanimda olun ne olur ne olmaz diye, biz adamlari kaybettik dagda. Ustelik tum yiyecekleri de bizde. Al sana yardim. Vadiden asagi inerken bir yerde telefon cekiyordu. Durup bi arayayim dedim. Telefona acinca arayanlarin listesi geldi. Ersan hoca, Cihad, Emrah. 5’er dakika araliklarla aramislar. Bu hic de hayra alamet degil. Kesin birsey oldu diyerek Ersan hoca’yi aradim. Dusundugum gibi. Mataracilarda bir arac yoldan cikip dereye ucmus. Sivil savunma da aractan yaralilari cikaramayinca bizi aramis. Ersan hoca da bana ulasamayinca Cihad’a haber vermis. Daha sonra Cihad ve Emrah’la konustum. Emrah ve Mustafa Emre hazirlanip yola cikmislar ama yolun yarisinda Sivil Savunmacilar gerek olmadigini, cikardiklarini soyleyip geri dondurmus bizimkileri. O konu kapaninca tekrar onumuzdeki soruna donduk. Raif hocanin telefonu cevap vermiyordu. Demek ki asagiya inmislerdi diyip yurumeye devam ettik. Kostura kostura 4 saatte ciktigimiz yeri bir bucuk saatte geri inmistik. Asil eglence de zaten indikten sonra basladi. Ortada kimseler yoktu. Soforler vardi. Dedik Raif hocalar nerede? Bizden baska gelen giden yokmus. Buyur buradan yak. Adamlari kaybettik, yemeklerini aldik, bi de utanmadan asagiya indik biz.

Neyse zaten olan oldu diyip cantalari arabaya birakip Huseyin’le dereye indik. Ust basi cikarip ayaklari dereye soktuk. Kesinlikle gunun en guzel anlarindandi. Buz gibi su. Buzul gollerinden geliyor. 15 saniye suyun icerisinde durunca bariz sekilde aciyi hissedebiliyor insan. Yikandik, koca kayanin uzerine yayilip yattik. O halde bizi gorse Raif hoca kesin nefesimizi keserdi. Heyecandan degil, bizi girtlaklayacagindan. Tamam hadi gelmislerdir diyip yukari ciktigimizda hala ortalarda kimse yoktu. Yaklasik 1-2 saat sonra tum ekip asagiya indi. MTA’dan Gonca abla Raif hocanin bizi aradigini, donmedigimizi sanip hala yukaridaki araclarin yaninda bizi bekledigini soyledi. Hah simdi yandi diyip yukari dogru kosar adim ciktik. Yolda rastlastik. Biraz kufurlestik 😛 Ama tabi sevincten ne dedigini bilmiyordu Raif hoca 😀 . Bunlar hemen arkamizdan yukari dogru cikarken ekiptekiler yorulunca bizim oraya degil de sag vadiye donup Aynali Gole gitmisler. Bizde asagi indiler diye geri donunce bir daha birbirimizi bulmak nasip olmadi.

En azindan herkes “bir sekilde” asagiya donmustu. Biz yardim ederiz diye gittigimiz yuruyuste gayet kendi capimizda takilip donduk. Onlar yeriz diye aldigimiz yemekleri yemek yerine GUDAK’tan birseyler alip yemisler. Yola cikip ilk gole dogru giderken Huseyin’e birsey demistim. “Oglum bak gor, sen o karpuzu tekrar arabalarin yanina kadar indireceksin.” Dedigim gibi oldu. Adam karpuzu 2800 metredeki gole kadar cikardi, ve tekrar asagi arabalarin yanina kadar indirdi. Ben salatalik, domatesleri el surmeden indirdim. Nedense herkes bize bayagi salak gozuyle bakti. E yeseydiniz, biraksaydiniz da bilmem ne. Aslinda hakli, hazir buz gibi gol varken niye yemeyip digerlerini dusunduysek; sanki dusunceli olmak bizim isimizmis gibi? 😛

Keyifliydi valla. Ne zamandir ben bu kadar cok guldugumu hatirlamiyorum. Hele ki Raif hocalari kaybettigimizi anladigimiz andan Trabzon’da arabadan inene kadar araliksiz surekli guler vaziyetteydik. Ee ama gulmemek mumkun mu? Geneline bakinca o kadar rezil bir durum ki.

Murat Eray KORKMAZ

Yer içer, gezer tozar, okur yazar. Biriktirir. #kitapmeraki #saatmeraki #kalemmeraki.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir