Farklı lezzetleri tatmak bir yana, hamburgerler benim için her zaman farklı bir tutku olmuştur. Nerede bir hamburgerci görsem mutlaka bir şeyler yerim ya da daha sonra yemek üzere not alırım. Carl’s Jr ile tanışmam da uzun bir geçmişe dayanmıyor, tesadüf eseri Cevahir AVM’de dolaşırken rast geldim reklamlarına, lezzetinden emin olmak için 2 kere gittim, ikisi de memnuniyet vericiydi. Reklamını gördüğümde son dönemin butik hamburgercilerinden birisi daha diye demiştim ama pek öyle değilmiş.
Daha önce rast gelmememin sebebi tabii ki de İstanbul’da yaşamıyor oluşumdur. Carl’s Jr’ın Türkiye’de yalnızca 2 tane şubesi bulunuyor, Cevahir AVM’de bulunan ilki 2011 yılında açılırken 2. şubesi geçtiğimiz ay Kozyatağı Carrefouer’da açılmış. Dolayısıyla rast gelmemek çok olası. Amerikan menşeili hamburgercinin kısa hikayesini yemek yediğiniz tepside bulmanız mümkün.
Cevahir AVM’nin yemek katında bulunan Carl’s Jr’ı ilk gördüğümde hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim. Cem Yılmaz’ın yıllar evvel ki gösterilerinden birinde takıldığı öğretmen hanıma “Anaa yaşlıymış lan bu” demesi gibi, ben de ilk gördüğümde “Anaa fast-foodcuymuş ya burası” dediğimi belirtmeliyim, dahası küçük bir tereddüt yaşayarak acaba yemesem mi bile dedim. Haklıydım, çünkü karşımda fast-foodların menüsü duruyordu. Ancak iyi ki yemekten ne çıkar diyip bu leziz hamburgerlerin tadına bakmışım.
Görüntü olarak bir fast-foodcuyu anımsatıyor olsa da Carl’s Jr onlardan birkaç adım ileride. Kendisini illa bir sınıfa koymak gerekirse fast-food restoranlarıyla butik hamburgerciler arasına hatta lezzet ve kalite olarak butik hamburgercilere yakın bir yere koyabiliriz.
Fast food restoranlarından farkını sipariş esnasında anlıyorsunuz. Siparişinizi verdikten sonra bir numara ve bardakla sizi masanıza gönderiyorlar. Hamburgeriniz ortalama 2 dakika içinde geliyor, içeceğiniz ise sınırsız. İçeceğin sınırsız olması benim oldukça hoşuma gitti. Zira fast-food restoranların bu içecekten kar etme güdülerini anlayamıyorum. Daha az içecek gitsin diye yarısına kadar doldurulan bardaklar ve önceden doldurulup sipariş için bekletilenleri oldukça sinir bozucu.
Carl’s Jr’ın iç dizaynı da dediğim gibi farklılık yaratan etkenlerin başında, rahat ve alternatifli bir oturum düzeni sunuyor. Benim gibi yalnızca ve gruplar için de alternatifler düşünülmüş. Burada yemeğinizi hemen bitirin diye başınızda bekleyenler birileri de yok.
Tabi yukarıda saydığım her şey işin kılıfı, önemli olan hamburgerlerin lezzeti. Tabii ki yemek yenilen yerin hijyeni ve ortamı önemlidir ancak lezzetsiz bir şey altın tepside gelse ne olur değil mi? Yine de belirtmek gerekir ki Carl’s Jr yukarıda saydığım etkenlerde de oldukça başarılı.
Ben bir acı sever olarak Jalapeno Burger’ı seçtim. Hemen fiyatlarından da bahsedeyim, benim aldığım Jalapeno Burger tek olarak 11,25 TL, yanında sınırsız içecek ve patates kızartmasıyla 16,50 TL ediyor. Diğer spesiyaller Mantarlı Portobello ve SteakHouse Burger’in fiyatı da aynı, diğer menüler de 10-15 TL civarında. Bana kalırsa iyi bir hamburger, yanında içeceği ve patatesiyle 15-20 TL arasında olmalı, ülkemizin şartları ortadayken fiyatların çok da uçuk olmaması gerekiyor. Bu açıdan Carl’s Jr fiyatlarıyla da makul düzeyde denilebilir.
Evet sıra geldi hamburgerlere. Sipariş ettiğim Jalapeno Burger’de köfte ve jalapenoya beyaz cheddar, beyaz soğan, domates ve marul eşlik ediyor. Hamburgerlere kırmızı soğan konulmasına alışkın olduğum için beyaz soğanın nasıl olacağını merak ediyordum açıkçası. Ancak sonuç bana kalırsa harika. Özellikle sıcak köftenin üzerinde eriyen beyaz cheddarın beyaz soğanla uyumu resmen mutluluk verici. Ekmek ısıtılmış ve taze. Ve sanırım benim için en önemlisi köfteden gelen is kokusu. Izgarada pişen köftenin üzerindeki kokuyu ilk ısırışta içinize çekmenin hazzı inanılmaz. Lezzeti doyurucu ve her şeyden öte yiyen için tatmin edici.
Eksikleri yok değil tabii ki. Acaba köftesi biraz daha kalın olabilir miydi diye düşünmüyor değilim. Ve sanki bir önceki ziyaretimdeki köfte daha kalındı ve patatesler daha lezzetliydi. Köftenin ortalamadan biraz daha ince olmasını çapının daha büyük olmasına bağlayarak üzerinde çok durmuyorum. Zira dediğim gibi öncelik benim için lezzet. O is kokusu ve köftenin üzerinde eriyen cheddar peyniri ile yaptığı dansı görünce zaten hemen hafızamdan uçuyor köftenin boyutu. Ancak patatesler için öyle diyemeyeceğim. Hamburgerler bu kadar lezzetli ve başarılıyken patatesler için de bir beklenti doğuyor haliyle, mevcut fast-food restoranlarından daha lezzetli olsa da patatesler kendi standartları içinde daha düşük kalıyor. Eğer dondurulmuş patates yerine en basitinden taze baharatlı patates olsa bile birkaç sınıf atlayacağını düşünüyorum.
Her şeyin sonunda Carl’s Jr hamburgerleri kesinlikle denenmeyi hak ediyor. Türkiye’de yalnızca iki şubesinin bulunması da değerini biraz daha arttırıyor gibi. Şubeleşme lezzetlerin en büyük düşmanı, ancak bu durum henüz Carl’s Jr’a uğramamış. Fast-food restroran görünümlü bu lezzetli yer piyasadaki muadil sayılabilecek restoranların hepsinden daha iyi, diğer yandan butik hamburgerci olarak adlandırabileceğimiz çoğu yer kadar iyi. Gidilip tadına bakılmalı ve geri bildirimler bırakılmalı. Sonucun logolarındaki gibi mutluluk dolu olacağını umarım.
Afiyet olsun.
Abi naptın gece gece yahu? Uyuyacaktık biz..