Yemek yemeyi oldum olası sevmişimdir. O yüzden iki lokma yemek için gitmeyeceğim yer de yoktur. 5 yıl kadar önce Can‘la birlikte 2 günlüğüne Çanakkale’ye gittiğimizde sadece meşhur tostunun tadına bakmak için akşam Ayvalık’a gidip 2 tost yiyip tekrardan Çanakkale’ye dönmüşüzdür. O yüzden pide yemek için Espiye’ye gitmek çok da önemli değil.
Pidesi dışında Park Pide‘nin farklı da bir yeri vardır bende. Çocuktan her tatile gidişimizde -ve elbette dönüşümüzde- es geçmediğimiz bir mola yeriydi. Pidesini ilk kez yedikten sonra insan tekrar oraya gitmeyi iple çeker hale geliyor. Yol boyunca size eşlik eden meşhur Espiye pidesi tabelaları boşuna değil.
Trabzon’un da pidesi meşhurdur ve hatta meşhur iki farklı pidesi vardı. Biri Sürmene Pidesi diğeri de klasik pidesi. Hepsi yapılışından tadına kadar birbirinden farklı olan pidelerden Espiye’nin pidesi de aynı onlar gibi, meşhur. Trabzon’un pidelerinin aksine Espiye pidesi “kağıt gibi” ince. Bir istediğiniz 1 metre, bi’ buçuk istediğiniz 1.5 metre olarak masanıza gelmekte. Dilerseniz kestirebilirsiniz ama yemeğini sunumu önemlidir; orijinalliği bozmamak lazım.
Son dönemlerde yaygınlaşan ve artık hemen her yerde karşıma çıkan yemek öncesi turşu servisine Park Pide de başlamış. Yılda 2-3 kere gidebiliyorum denk düşerse, belki çok daha önceden de başlamış olabilir ben yeni denk geldim.- İştah açıcı olarak gayet iyi oluyor. Hafif acı tadı da yemek öncesi sizi yemeğe hazırlıyor. Lakin dikkatli olun, fazla kaçırıp ağzınızı yakmayın. Bozulan ağız tadınız pidenin o güzel tadını güzelce almanıza engel olmasın.
Afiyet olsun!