Küçük bir Eğlence Merkezi: Apple TV ve İncelemesi

Küçük bir Eğlence Merkezi: Apple TV ve İncelemesi

Yeni bir “Bu inceleme için sence de geç kalınmış sayılmaz mı?” sorunsallı inceleme yazısına daha hoş geldiniz. Benzer konulu bir başka incelemeyi iPad Mini için şurada yapmıştım. O yazıda da belirtmiştim –veya belirtmemiş de olabilirim hatırlamıyorum– amacım kutu açılımı yapmak, yeni bir ürün incelemesi yapmak değil. Zira genellikle ürün(ler) ilk çıktığı an elime ge(e)çmiyor. Ne zamanki bütçemi ayarlayabiliyorum, o zaman ediniyorum. Bir süre kullandıktan sonra da dilim döndüğünce bir şeyler yazmaya, teknik bilgilerden ziyade kullanım deneyimlerini ve sonuçlarını paylaşmaya çalışıyorum.

Bugün de Selçuk‘un doğum günü hediyesi olan 3. jenerasyon Apple TV ile ilgili bir şeyler karalayacağım.

Minik bir inceleme: iPad Mini

Minik bir inceleme: iPad Mini

Netbook olayına en başından beri anlam verememişimdir. -Her çıkan teknolojik ürün gibi- bir adet netbook edinmeyi de çok istemişimdir, kabul ediyorum. Ancak yine de kullanım açısından çok mantıksız cihazlar olduğunu düşünmüşümdür hep.

Ekranları küçüktü –gerçi sonradan 12″ boyutlarına ulaştılar-, donanımları zayıftı ve çok hantal çalışıyorlardı, şarj süreleri çok kısaydı, vb. şeklinde uzayıp giden bir çok olumsuz tarafı vardı. Küçük/hafif, taşıması kolay olarak lanse edilen cihazların adaptörleri –ve bunların ağırlıkları– neredeyse cihaz kadardı. Kolay taşınabilir, her yerde her an kullanılabilir denilen cihazları şarj etmeden 3 saat kullanmak mucizeydi. Sonradan bu süreler de 5-6 saatlere kadar ulaştı, ekranlar büyüdü, performansları arttı. Buna bağlı olarak da fiyatları normal notebook seviyesine ulaşmıştı. Bu sefer de “E bunu alacağıma notebook alayım bari.” düşüncesi ağır basmaya başlamıştı. Nitekim piyasada tabletlerin de yaygınlaşması ve kabul görmesiyle birlikte netbookların da sonu geldi. 2007’nin ortalardaın Asus Eee PC ile başlayan netbook furyası 2012 yılı itibariyle sona erdi. Netbook yerine gelen yeni ürün ise Ultrabook; o ayrı bir konu.

Yedek Almak ya da Saçları Yolmak

Yedek Almak ya da Saçları Yolmak

Dijitalleşiyoruz.

Yazılar, müzikler, fotoğraflar, videolar ve daha niceleri. Teknolojinin gelişimine paralel olarak artık sahip olduğumuz her şeyi dijital ortama taşımaktayız. Kitap okumak için elimize basılı bir şey almıyoruz. Fotoğraflara bakmak için albümleri kullanmıyoruz. Müzik dinlemek için kasetler zaten ortadan yok oldu, CD’ler ise ölmeden önce son turlarını atıyor. Videoları büyük projeksiyonlar bir kenara artık VHSBeatamax kasetlerden de seyretmiyoruz. Her şey sabit disk dediğimiz ve kendisine çok güvendiğimiz bir kutunun içinde saklı. Üstelik bu çok güvenilen kutumuz aslında o kadar narin ki.

Mini Medya Oynatıcı: Raspberry Pi

Mini Medya Oynatıcı: Raspberry Pi

Minik dev Raspberry Pi.

Raspberry Pi’yi ilk olarak 2011’in sonlarına doğru Donanım Haber’de çıkan bir haberle duymuştum. 25$’lık bir bilgisayardan söz ediyordu. Fiyatı ucuz olunca ne işe yarar acaba diye sorgulamadan “Bir tane edilmeliyim.” diye içimden geçirdim ve geçirdiğimle kaldım. Bu haberden yaklaşık 2-3 ay kadar sonra Mart 2012’de bu sefer ShiftDelete.Net’ten tükendiğinin haberini okudum. Haberin sonunda “Yakın bir zamanda yeniden piyasaya sürülmesi bekleniyor.” ibaresini görünce bu sefer işi şansa bırakmamaya karar verdim ve kısa bir araştırmayla Farnell‘i buldum.

Apple ve Kullanıcı Deneyimi Üzerine

Apple ve Kullanıcı Deneyimi Üzerine

Basitlik, kolay anlaşılırlık ve kullanılanılabilirlik sanırım tüm yazılımcıların ulaşmak istedikleri bir nokta olsa gerek. Bir yazılımın tabiri caizse 7’den 77’ye herkes tarafından kolay bir şekilde kullanılabilir olması tercih edilebilirlik açısından çok önemli olsa gerek. Ki iPhone -ve sonrasında iPad’in-  bu kadar geniş bir kitleye ulaşabilmesinin en önemli etkenlerinden biri iOS ve arayüzün anlaşılabilir, kullanımının kolay olması olsa gerek.