Ramazan’ın ilk ev-dışı iftarını Dağmaran‘da Rize’de yaptık. Daha önceden bir kaç defa sac kavurma yediğimiz bu mekan ister istemez Ramazan’da ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyordu.
Rize’yi tepeden gören müthiş bir manzaraya sahip.
Yavaş yavaş gün batarken biz de iftar için hazırlıklara başlayarak siparişimizi verdik. İftar sofralarının vazgeçilmezi olan çorba cepteydi. Yemekten önce mideyi asıl ziyafete hazırlamak için, ön ısınma için mercimek çorbası söyledik. Adet olduğu üzere -ve buraya gelme nedenimiz olan- sac kavurma yiyecektik. Ana yemek siparişlerindeki en büyük sorun “Kaç kişilik?” sorusunun cevabını vermektedir. Zira -en azından bizim için- bu sayı hiç bir zaman masadaki kişi sayısı kadar olmamıştır. Hep +1 ve +2 olmuştur. Bununla ilgili vakti zamanında tatlı bir tartışma yaşadığımız garsonlar bile olmuştur. Israrla “Abi yiyemezsiniz, vallahi getirmem. Eh madem öyle o zaman en fazla bir yarım daha ekletirim.” demişlerdir. Masada 4 kişiydik. Çorbasıydı, salatasıydı derken ben 5 kişilik ortaya sac kavurma söyledim. Duruma göre de sonra ekletiriz dedik. Garson siparişi tekrarlardan Emrah sayısı 6 kişilik ve sonra ilave ettiririz şekilde düzeltti. Haklı bir düzeltme yaptı. Zira çorbadan sonra yemek gelene kadar atıştırmalık iki kişilik muhlama istemiştik. Lakin Ramazan yoğunluğundan dolayı ancak yemekten sonra -biraz geç- gelebileceğini söyleyince iptal etmek zorunda kaldık. Güveç önerisini de gerek yok diyerek geri çevirdik. Nitekim şu ana kadar denk geldiğim iftar güveçlerinin iki tür sunumu vardı. Ya büyük toprak/derin güveç kabında servis ediliyordu ya da direkt tabakta porsiyon olarak. İlki bize fazla gelirdi, ikincisi ise sunum olarak hiç tatmin edici değildi; gerek de yoktu. O an için.
Top atıldı. Ezanlar okundu. Sular içildi, çorbalar bitirildi. Salataların tadına bakıldı.
Ve asıl ziyafetin habercisi sac kavurma masaya geldi. 6 kişilik sacta pişirilmiş enfes kavurma. Daha önceden de farklı zamanlarda iki kere yemiş çok beğenmiştim. Eti bu sefer de güzeldi lakin -büyüklüğünden mi veya Ramazan yoğunluğundan mı bilmiyorum- bu sefer biberleri çok yoğun geldi bana. Et tadından çok yoğun bir biber tadı geliyordu ağıza. Daha az biberle çok daha lezzetli olabilirdi.
Az önce demiştim ya güveç söylemedik. Sac kavurmayı beklerken arka masalardan birine gelen güveç dikkatimi çekti. İlk rastladığım şekilde küçük toprak -sütlaç servisi yapılan kaplara benzer- kaplarda porsiyonluk sunuluyordu. Öyle olunca dayanamayıp tadımlık bir porsiyon sipariş ettik.
Çok lezzetli. Tek diyebileceğim bu. Tam kıvamın pişmiş; gerek eti gerekse de sebzeleri. Açlık öyle gelmiştir diyemeyeceğim zira o esnada sac kavurmayı yarılamıştık. Doğal bir lezzeti vardı.
Güveç genel ve de yoğun olarak Ramazan ayında yapılmakta. Nedendir bilmiyorum başka zamanlarda yapılanlar hiç o iftarlık güvecin tadını vermemiştir. O yüzden Ramazan bitmeden bir fırsatını yaratıp Dağmaran‘a gidip, güvecin, sac kavurmanın tadına mutlaka bakın.
muratcım… biraz daha açık olalım lütfen…. sen buraya birde adisyonu ekle bakimm… hani o 5 kişi gidip 11 kişilik saç kavurma ve dahasını yediğiniz…:D
O başka bir hikayenin konusu Bilgen. Belgeler elimde, zamanı gelince belgelerle konuşacağım. Şimdi atıp tutmaya gerek yok 🙂