Üstünkörü Batum Turu

Baştan uyarayım.

Bu bir gezi yazısı değildir. Nitekim bu bir gezi de sayılmaz. “Üstün körü dolaştık Batum’u.” desem “Doğru söze ne denir?” diye cevap verirsiniz bana.

Hani olur da Batum’a gidince nereleri gezelim, ne yapalım, ne yiyelim diye arama yapıp buraya geldiyseniz bu yazı direkt olarak size hitap etmeyebilir. Sonra bana kızmayın “E bu ne ama ya?” diye. Satır aralarında mutlaka ki Batum’da ne yapılır ne edilire değineceğim; daha fazlası sonra.

Nitekim en başından bizim Batum’a gitme amacımız gezmekten çok farklıydı çünkü.

Zaten öyle olmasaydı hadi Batum’a gidiyoruz diye yola çıkıp da kendimizi Fırtına Vadisi’nin yanında, Osmanlı Sofrası’nın balkonunda oturup sabırsızlıkla muhlamamızın gelmesini bekliyor olur muyduk?

Osmanlı Sofrası’nın yeni hizmeti: Zipline. Sabit hatla derenin üzerinden önce karşı tarafa kayıyorsunuz sonra hatta değiştirip kayarak geri dönüyorsunuz. Özellikle çocuklar için pek zevkli/heyecanlı bir etkinlik. Turu 10 TL.

~

Amacımız gezmek değil derken belki de yanlış ifade ettim. Evet, amacımız gezmekti. Ama özellikle gidelim Batum’u görelim diye bir düşüncemiz yoktu. Ne zaman böyle bir düşünceyle yolaçıkabildik ki?

Tamam, tamam itiraf ediyorum.

Duyduk ki Batum’da Apple Store açılmış, çok da ucuzmuş. Gezmeye gittik; Apple Store’u gezmeye gittik!

~

Bayramın üçüncü günü yola çıktık Trabzon’dan. Tüm bakımları yapılmış, sorsan sorunsuz olan, Cep Herkülü’ne yerleştik Hüseyin’le.

Her zamanki gibi plan çok basitti: Trabzon’dan yola çıkacağız. Of sapağından Hulusi’yi alıp sınıra kadar gideceğiz. Burada arabayı park edip 10 dakikada gümrük işlerini halledip karşıya geçecek oradan da taksi/dolmuşla Batum’a gideceğiz, dolanıp gerisin geri döneceğiz.

Ha haaytt.. Oldu canım!

~

Planda ilk çatırdamalar Pazar tabelasını görmemizle başlamıştı.

– N’psak acaba?

– Kahvaltı da yapmadık, Çamlıhemşin’e doğru dönüp de Osmanlı Sofrası’nda kahvaltı mı yapsak?

– Geç kalır mıyız ki?

– Döneyim mi?

– Dönüyorum bak?

– Dönecek miyiz?

tereddütleriyle birlikte Çamlıhemşin-Ayder sapağına vardık ve döndük!

Yoldan çıkmıştık!

 ~

Sahil yoluna çok da uzak sayılmazdı Osmanlı Sofrası. Dibi başı 10 km ya vardı ya yoktu. Daha önceden sadece muhlama yemek için Trabzon’dan kalkıp gelmişliğimiz vardı. Şimdi, bu kadar yakınken kahvaltı yapmayacaksak batsın bizim gezenyerliğimiz. Domates-peynir gibi gereksiz kahvaltılıkları pas geçip 2 kişilik –3 adam şu siparişi verdiğimiz için biz de kendimizden utandık– kuymağımızı ortaya söyledik.

Önden gelen bal ve tereyağı, yanında salatalık-domatesten oluşan söğüş tabağı ve bol/çıtır çıtır ekmekle midemizi ısındırmaya başlamıştık.
Ve hemen ardından sofranın assolisti olarak masaya gelen muhlama ile de son noktayı koyduk.
Bu arada belirtmeden geçmeyeyim. Her ne kadar tartışmalar devam etse de herkes farklı bir şekilde tanımlasa da genel olarak kuymak (guymak) ile muhlama (mıhlama) farklı şeyler. Yine genel olarak Rize ve yöresinde yapılan muhlama peynir eritmesi olarak ifade edilirken Trabzon ve yöresinde yapılan kuymak ise peynir-mısır unu-tereyağı ile yapılır.

~

2 kişilik kuymak, söğüş tabağı, bal-tereyağı ve 6 bardak çay için 45 TL ödeyip yeniden yola koyulduk!

Bizi bekleyen bir ülke var!

~

Gürcistan sınırına ulaşmadan hemen önce son sınır ilçelerinden biri olan Hopa’ya ulaştık. Kemal Çağlar sözleriyle karşıladı bizi.

“Hopa’yı gördüğüm ilk dönemeçten sapalı, anladım bendeki ruh ezelden HOPALI!”

~

Kemal Çağlar’ın bu coşkulu söylemi hala kafamızın içinde yankılanırken, 10 dakika sonra Gürcistan sınırına ulaşıyoruz.

Sarp (Türkiye) ile Sarpi (Gürcistan) şehirlerinin tam ortasından geçen Türkiye-Gürcistan sınırı.

~

Marifet sınıra ulaşmakta değil, sınırdan içeriye girebilmekte!

Evet uzun kuyruklar olduğunu duymuştuk ama bu kadarını da hiç birimiz öngörememişti sanırım.

Biz içeri arabayla girmeyecektik. Sınırın hemen önünden dönüp Trabzon yönünde sahil boyu ilerlemeye, park yeri aramaya başladık. Yaklaşık 2 km sonra, Gürcistan’a geçmek için bekleyen araç kuyruğunun sonlarına yakın bir yerde bulduk park yeri.

İner inmez yakınlarda gördüğüm birine ilk sorduğum soru bu oldu: “Bu arabalar ne bekliyor? Bu insanların derdi ne?” Nitekim saat öğlen olmuştu. O arabalar hangi ara sınırı geçecek de Batum’a gidecekler de gezip dönecekler?

Kuyruk yaklaşık 2 km kadar sürüyor. Sınır kapısında hiç araba görmeyince “Ooo amma da abartmışlar çok kalabalık var derken.” diye düşünmüştüm. Meğer kuyruğun dibi başı ayrı yerlerdeymiş.

~

Tabi tek bekleyenlerin araçlar olmadığını gümrükteki kuyruğa girdiğimizde anlamıştık. Nasıl ki dışarıda araç seli insanı hayretlere düşürüyor, insan seli de benzer etkiyi içeride, gümrük kontrollerinde yaptırıyor.

Abartmıyorum!

O dereceydi!

Mutlaka ki bayramın etkisi, saatin tam da turların/otobüslerin gümrük geçiş saatlerine denk gelmesi bu kalabalığa etkendi ama yine de bu kadarı biraz fazlaydı ha?

Yaklaşık bir buçuk saat sürdü kapıdan içeri geçmemiz. Türk tarafından hızlı geçmiştik ancak Gürcü tarafından öyle ceylan gibi sekip geçebilmek pek de mümkün değildi.

Bir yurtdışına çıkış ritüeli olarak “15 TL’lik Yurt Dışı Çıkış Harcı Ödemesi”

~

Kimlikle Gürcistan’a geçiş hakkı tanındığında 1 TL değerli kağıt parası ödeyip geçebilmek mümkündü. Neden sonra artan ve kontrol edilemeyen gidiş-gelişlerden sonra önce harç 15 TL’ye yükseltildi. Sonra ise ülkeye dönüşte beraberinde getirilebilecek eşyalarda kısıtlamaya gidildi.

Gürcistan’da 3 gün kalınmadığı takdirde beraberinizde sigara, içki vb. getirme ve Free Shop’lardan alışveriş yapma hakkınız bulunmuyor. Evet doğru, bırakın içkiyi-sigarayı Free Shop’tan çikolata dahi alamıyorsunuz.

~

Sarpi – Batumi arası Ulaşım

Bir gün önce Hüseyin’in abisi Ali Batum’a gitmişti. Az çok sınırı geçtikten sonrasına dair ulaşım konusunda bize fikir vermişti. Dışarıda Batum’a giden taksiler vardı. 25 TL’ye bizi götürebilirlerdi.

Bir kaç taksiciyle ayak üstü konuştuk, 30 TL’ye götürebileceklerini söylediler.

Evet TL kabul ediyorlar.

Pazarlıkla 25 TL’ye –oradaki Gürcü bir ablanın söylemine göre sıkı bir pazarlıkla– ve hatta 20 TL’ye götürmeleri çok olasıymış.

Ama hiç pazarlıkla falan uğraşmaya gerek yok. Nitekim hemen taksilerin yanında direkt Batum’a giden, oldukça hızlı hareket eden, büyük/geniş dolmuşlar var. Üstelik sadece 1 Lari veya 1.5 TL!

Evet o kadar ucuz. Kişi başı 1 Lari’ye sizi Batum’un göbeğine kadar götürüyorlar. O yüzden hiç taksiyle uğraşmanıza gerek yok.

Minibüsteki yerlerimizi alıp yola çıkıyoruz.

Neredeyse tüm dolmuşların her yeri Hristiyanlıkla ilgili çeşitli figürlerle dolu.

~

GEL (Lari) vs TL (Türk Lirası)

Devam etmeden önce burada bir parantez açmak istiyorum.

Gürcistan’ın para birimi Lari. Paranızı 4 farklı yerde değiştirebilirsiniz.

  1. Türkiye’den ayrılmadan önce Türkiye’deki döviz bürolarından
  2. Gürcistan’a girmeden hemen önce gümrükte yer alan döviz bürolarından
  3. Gümrükten çıktıktan hemen sonra taksi/dolmuş durağının yanında yer alan döviz bürolarından
  4. Batum’da yer alan döviz bürolarından

Eğer çok yüksek bir miktar çevirmeyecekseniz (ki özellikle bir şeyler almayacaksanız 50-100 TL hayli hayli yeterli olur) 2 numarada yer alan, gümrük çıkışındaki döviz bürolarından kesinlikle para bozdurmayın.

  • Gürcistan tarafında yer alan gümrük içindeki döviz bürosunda 1 TL = 0,79 Lari
  • Gümrük çıkışındaki döviz bürolarında 1 TL = 0,7 Lari
  • Batum’un merkezinde yer alan döviz bürolarında 1 TL = 0,82 Lari

Eğer ki yanınıda hiç Lari yoksa, dolmuşa/taksiye vermek üzere 5-10 TL bozdurun gümrük çıkışındaki bürolarda ve sonra asıl parayı Batum merkezde bozdurun. Aslında gerek taksiler gerekse de dolmuşlar TL kabul ediyor. Hiç para bozdurmadan TL ile merkeze gidip orada da paralarınızı bozdurabilirsiniz.

~

Biz minibüse binmiştik.

Minibüs bizi Batumi Plaza’nın önünde, tam da olmak istediğimiz yerde indiriyor. Sonuçta kimi kandırıyoruz ki? Buraya geliş amacımız zaten buradaki Batum Apple Store değil miydi?

Direkt plazaya giriyoruz. Aslında niye kocaman plaza yapmışlar belli değil. İçerisi bomboş. Girişte Apple’ın bir mağazası var, ikinci katta da yine Apple’ın teknik servisi ile beraber küçük bir kafe ve gümüş vb. hediyelik eşya alışverişi yapabileceğiniz bir mağaza var. Bu kadar.

Batumi Apple Store: Plazanın tüm olayı, hemen girişte yer alan şu küçük alan.

~

Sanırım artık Batum’a gelen herkesin ilk durağı burası olmuş. Gürcü gümrüğünde birlikte kuyrukta beklediğimiz bir gruba yine burada rastlıyoruz.

İçeriye girip hızlıca bir göz atıyor, belli başlı ürünlerin fiyatlarını not alıyoruz. iPhone 5c ve iPhone 5s’in geldiğini görünce bir bakalım diyip inceliyor ve çıkıyoruz.

[box type=”info”]

Merak edenler için bir parantez de burada açayım. 18.10.2013 tarih itibariyle genel durum şu şekilde:

  • iPhone 5s > 2449 Lari
  • iPhone 5c > 1120 Lari
  • iPhone 5 > 1449 Lari

Hepsi de stoklarında var.

1 TL = 0,82 Lari kuruna göre telefonların TL fiyatlarını hesaplayabilirsiniz. Ödemenizi nakit veya kredi kartı ile yapabilirsiniz.

Batum Apple Store tax-free için belge hazırlıyor, bu belgeleri hazırlatıp almayı unutmayınız. %15’lik kısmını tax-free kapsamında gümrükte nakit olarak geri alabiliyorsunuz.

[/box]

~

Planımız buraya kadardı. Batum’a git, Apple Store’a uğra, fiyatları öğren.

Geri kalanı doğaçlama…

Önce bir markete girip susuzluğu gidermek üzere meşhur armut sularında alıyoruz. Tam dışarı çıktığımız an Eren’e denk geliyoruz. Bisikletle Batum’a gelmişler, döneceklermiş. Onlar dışında da yine epey gelen varmış. Bayram vesilesiyle belli ki herkese buralarda.

Onunla vedalaştıktan sonra ne yapalım edelim derken şehrin üstünden geçen teleferikleri, Argo Cable Car’ı, görüyoruz. İki sene kadar önce, Ekim ayında, gelmiştim Batum’a ilk kez. O zaman böyle bir şey yoktu, belli ki sonradan yapmışlar.

E hadi gidelim?

Bir tur için kişi başı 3 Lari ödemek gerekiyor. 10 yaş altı çocuklar içinse bu ücret 1.5 Lari. Fiyatlar Ordu’daki teleferikten bir parça daha ucuz.
Argo Cable Car bileti. Biletinizi sakın atmayın, kaybetmeyin. Dönüş için de gerekecek size. Giderken bir bölümünü yırtıp alıyorlar, dönüşte ise kalan biletin tamamını alıyorlar sizden. Bu arada biletlerin kullanımı için süre sınırlaması yok. Aldığınız bir bileti dilediğiniz zaman (farklı bir gün/saat) kullanabilirsiniz.

~

Kuyruk burada da yakamızı bırakmıyor. Sıraya giriyoruz. Bu sırada da gümrük kuyruğundan başka bir grup yine peşimizde; belli  ki şehir pek bir küçük.

Teleferiğin her bir kabini 8 kişilik ama tek seferde 6 kişi alıyorlar içeriye ve kabine bindiriyorlar.

Teleferiğe yerleşiyoruz. Bizi şehrin en yüksek noktasına, tüm şehri kuşbakışı seyredebileceğimiz Sputnik tepesine götürüyor.

Argo Cable Car Batumi 2012 yılında hizmete girmiş. Yaklaşık 5 m/s hızla 2.5 km’lik yolu katediyor ve sizi şehri yukarıdan seyretmek üzere güzel bir panoramik manzaraya sahip 250 metrelik Sputnik tepesine çıkarıyor. Yolculuk yaklaşık 10 dakika sürüyor.

~

Teleferik yavaş yavaş hareket etmeye, yükselmeye başlıyor. Batum’un modern, şaşalı yüzü yerini bir anda gerçek yüzüne bırakıyor. Sahil kesimi ne kadar lüks ne kadar ışıl ışılsa biraz sahilden uzaklaşınca da o kadar fakir.

Batum’un arka sokakları.
İlk tepeye yaklaşıyoruz yavaş yavaş. Eski bir bina ve Hollywood tarzında yazılmış Batumi yazısı göze çarpıyor. O kadar terk edilmiş ki, ağaçların arazından yazılar güçlükle seçiliyor.
İlk tepeyi aştıktan sonra ise yemyeşil bir manzara size eşlik ediyor Sputnik Tepesi’ne varana dek.

~

Ve sonra en üst noktaya ulaşıyoruz. 250 metre yükseklikten Batum şehrini seyredebileceğiniz Sputnik Tepesi’ne.

252 metrelik Sputnik Tepesi panoramik Batum manzarası sunuyor.
Yukarıda sadece seyir terası ve ufak bir kilise var. Kiliseye geçiş var mı, ziyaret açık mı onu da bilmiyorum.

~

Sputnik Tepe’sinde sadece teleferik için bina var o kadar. Ha bir de Batum’un gerçek yüzünü gösteren manzara. Şehrin büyük bir bölümünün yıkık dökük binalardan oluştuğunu görüyorsunuz. Sadece, sahil kesiminde, küçük bir bölümünün şatafatlı olduğunu, daha iyi anlıyorsunuz.

Sputnik Tepesi’nden Batumi şehri…
Akın akın insanlar geliyor.

~

Yukarı giderken bir bölümünü yırttıkları bileti tamamen elinizden alıp yırtıyorlar; ne kadar ayıp. İnsan hatıralık bir parça bırakır! Ve sonra 10 dakikalık dönüş yolculuğu başlıyor.

Bu arada teleferiğin kabinlerine de değinmeden geçmeyeyim. Tüm hat üzerinde 9 kabin çalışıyor ve her biri 8 kişi taşıyabiliyor. Bu yüzden de genelde teleferik başında sıra oluyor. Kabinler çok havasız. Havasız derken cidden çok havasız. Sadece ufacık bir kapı üstü penceresinden hava geliyor. Biz gittiğimizde hava kapalı/serin olmasına rağmen yukarı çıkana kadar bayılıyorduk havasızlıktan. Yaz aylarında, sıcakta kimbilir nasıldır?

~

Apple Store, tamam.

Teleferik, tamam.

Geriye pek de bir şey kalmadı; en azından bugün için. Kalesiymiş, botanik bahçesiymiş, sanat müzesiymiş, vb. şeylerde en başından gözümüz yoktu zaten. Onlar için daha sonra geleceğiz.

Sahile doğru iniyoruz gezmek için.

Batum’un gençleri…
Tüm Karadeniz sahil şeridinin adetleri burada da devam ediyor. Rastgele!
Geçen zaman içerisinde mavi turların da uğrak yerlerinden biri haline gelmiş Batum.
Hemen limanın kenarında yer alan bisiklet parkından bisiklet kiralayabilir şehrin dört bir yanını -yer yer mevcut özel bisiklet yollarını da kullanarak- bisikletle de gezebilirsimniz. Özellikle yazın şehri gezmek için en ideal yollardan birisi.
Solda Alphabet Kulesi, ortada Chacha Kulesi yer alıyor. En sağdaki ise, evet doğru tahmin ettiniz, yunus heykeli.
Ortada görülen Chacha Kulesi, 20. yüzyıl başlarındaki Batumi’de yer alan saat kulesinin birebir kopyası. Sol arka planda görülen dönme dolap da 55 metre yüksekliğiyle şehri seyretmek için güzel bir bakış açısı sunuyor.
İç kesimlerinin aksine sahil şeridi gayet modern, düzenli bir şehir izlenimi bırakıyor.
Açılan çok yıldızlı otellerle, uzun plajlarıyla, çeşitli yapılarıyla Batum’un gittikçe artan bir değere sahip oluyor.
Önde Radison Blu Batumi. Arkaplanda da üzerinde dönme dolap bulunan üniversite/otel binası.
Şehrin içlerine doğru ilerledikçe tanıdık binalar kendini göstermeye başlıyor.
Astronomik Saat, Prag ve Venedik’te de bulunan saatlerin bir kopyası.
Ve şehrin kalbi de sayılabilecek, Medea’nın heykelinin bulunduğu Avrupa Meydanı.

~

Ve sonra hedefimiz plajlar. Şehri plajlara bağlayan yola Batumi Boulevard olarak adlandırılmış.

Bankların desenleri pek hoş.
Yaz bitmiş, mevsim dönmüş. Şu an bu bulvar ve plajlar ıssız. Ancak görünüşe göre yazın pek cıvıl cıvılmış. Sıra sıra dizili masa tenisi masaları ve bilardo yazın buraların ne kadar hareketli olduğunun en önemli göstergelerinden.
Daha önce bu şekilde bir satranç/dama oynadığınızı zannetmiyorum.
Ve son dönemlerin en çok bilinen/ziyaret edilen heykellerinden birine rastlayınca plaja ulaştığınızı anlıyorsunuz.

~

Methini taa Trabzon’dan duyduğumuz, şimdi ıssız olan Batum plajlarına varıyoruz. Plaj diyince insan upuzun kumsal bekliyor ama olsun buna da şükür. Yazın cıvıl cıvıl olan bu yerde şimdi in cin top oynuyor.

Sonbaharın da kendine has bir huzuru var; kabul etmek lazım.
Sadece biz değiliz sanırım biraz dinlenmek isteyen.
Yine de bizdeki keyif kimsede yoktu, bunu da kabul etmek lazım.

~

Sabahtan beri ayakta dikilmekten, yürümekten yorgun düşmüşüz. Ayakkabıları çıkarıp ayaklarımızı suya sokuyor, kıyıda bulduğumuz şezlonglara yayılıp uzanıp dinleniyoruz. Yarım saat kadar dinlendikten sonra havanın da kararmaya başlamasıyla dönüş için toparlanıyoruz.

Gün batımını buradan seyretmeden dönmeyin deniyor. Bu sefer zamanımız yoktu. Biz kaçırdık, söz dinleyin, siz kaçırmayın.

~

Gece Batum’un çok güzel olduğundan, çok güzel aydınlatıldığından, çeşitli ışık/su oyunlarının düzenlendiğinden bahsediliyor. Bizim -en azından şimdilik- geceye kalmaya niyetimiz yok. Geniş bir zamanda gerçekten gezmek için geleceğiz nasıl olsa, o zaman görürüz diyerek yola çıkıyoruz.

Farkettiyseniz şu kadar yazı içerisinde yemek konusuyla ilgili tek bir satır yok. Sabah yaptığımız kahvaltıyla duruyoruz hala. Güzel bir haçapuri yiyebilecek bir yer alıyoruz, bulamıyoruz. Sahilde rastladığımız mısırcıdan tanesi 1.5 Lari’ye mısır alıp ayaküstü atıştırıyoruz; en azından mideyi bastırsın dönüş mücadelesine bizi hazırlasın.

~

Başladığımız noktada, Batumi Plaza’nın önündeyiz yaklaşık 6 saatin ardından. Hızlıca dolmuşların kalktığı durağa gidiyoruz. Amacımız gümrükteki kalabalığa kalmamak. İlk bindiğimiz dolmuş/minibüs duraktan 50 metre uzaklaşamadan bozuluyor: Muhteşem!

Sonrakine biniyoruz.

Yolda üç büyük tur otobüsüyle önlü arkalı gidiyoruz. Yaklaşık gümrük geçmeye hazır 150 kişi demek bu otobüsler. Şoförümüz sağolsun ayağını korkak alıştırmıyor, gaza basıyor. En azından gümrükte 150 kişinin önünde olacağız; şükür.

15 dakika sonra sınıra varıp koşarak gümrüğe ulaşıyoruz.

Ne acelemiz varsa. Zaten olan olmuş, kapıya yığılan yığılmış. Gürcü ve Türk gümrüklerini geçmemiz yine 1 saatten fazla sürüyor. Kaçınılmazsa zevk alacaksın demişler.

Eh biz de artık şu saatten sonra zevk alacağız, napalım.

Batum Hatırası – 2013

Murat Eray KORKMAZ

Yer içer, gezer tozar, okur yazar. Biriktirir. #kitapmeraki #saatmeraki #kalemmeraki.

12 Replies to “Üstünkörü Batum Turu

  1. Teşekkürler. Eline sağlık. Aradığım kişiyi buldum sanırım 😉 Ipad fiyatlarını hatırlıyor musun?

    1. Onu belirtmemişim, doğru.

      iPad Air 32 GB/Wi-Fi: 1249 GEL
      iPad Air 16 GB/Cellular: 1349 GEL
      iPad Air 32 GB/Cellular: 1549 GEL

  2. merhaba,
    yazınız süper olmuş, bi sorum olacaktı bu konu hakkında çok farklı bilgiler okudum, bir de sizden kesin birşey duymak istedim;) batuma 1 günlük gezi yapacağım, ve kimlikle gireceğim, batumdan almış olduğum iphone veya başka marka elektronik aletlerin vergisini gümrükte alabiliyormuyum? ama buna dikkat kimlikle gircem ve 1 günlük gezi
    cevabınız için şimdiden teşekkürler…

    1. Elektronik eşya satın alma ve tax free’den vergi iadesini alma konusunda hiç bir problem yaşamazsınız. Günübirlik giriş-çıkışlarda sadece alkol ve sigara alamıyorsunuz. Elektronik eşyalarda öyle bir ksıtlama yok.

  3. hocam bir sorum olacaktı benimde. nufus cüzdanı ile vergi iadesi almamız için nufus cüzdanımızın tercümesini yaptırmamız gerekiyormu? böyle birşey duymuştum ve doğru ise bu işlem için neler yapmak gerekiyor?

    1. Önceden böyle bir uygulama mevcut. Nüfus cüzdanını yakında bir noterden Gürcüce’ye çevirip o şekilde vergi iadesi alabiliyordunuz. Geçtiğimiz aylarda tax free masası önünde denk geldiğim biri herhangi ek bir işlem yapmadan direkt kimliği ile tax free aldığından söz etti. Anladığım kadarıyla o uygulamayı kaldırmışlar. Yine de birinci elden bir tecrübem olmadığından net olarak bir şey diyemiyorum. Eğer ki tercüme gerekirse, yakın mesafede noter var. Gidip 5 dakikada uygun fiyata (yanlış hatırlamıyorsam 20 TL civarı bir şey deniliyordu) halledebilirsiniz.

      Tecrübelerinizi daha sonra burada paylaşıp bizleri de bilgilendirirseniz sevinirim.

    1. Ne alacağınla ilgili aslında. Zira baktığımızda telefon dışında bir çok ürün -kurların yüksek olmasından dolayı- Türkiye’de daha ucuza gelebilmekte. Aynı şekilde Türkiye’de taksit imkanı da mevcut. Yapılacak en doğru şey, almak istediğiniz ürünler için Türkiye’den bir fiyat listesi çıkarıp Batum’daki fiyatları karşılaştırıp değip değmeyeceğine karar vermeniz.

      Telefon için durum farklı elbette. Vergi iadesiyle birlikte gayet uygun fiyata alınabilir.

  4. ben 1 hafta sonra gürcistana gideceğim ve sigara ve alkol alabilirmiyim normalde günübirlik gitmei düşünüyorum o şekilde gittiğimde içki yada sigara sokabiliyormuyum o 1 günlük gezide neler yapabilirim ayrıca tavsiyeniz varmı

    1. Bildiğim kadarıyla sigara/alkol için en az 3 gün ülkede kalmanız gerekmektedir. Yine de gümrükte farklı uygulamalar olabilir. 1 günlük gezi için de yazı içerisinde belirtilen yerlere göz atabilirsiniz. Nispeten küçük bir şehir Batum. Bir günde, yüreyerek her yerini gezebilirsiniz. Dilerseniz yerel minibüslerle botanik bahçesine gidebilirsiniz ek olarak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir