Critical Mass 2013 Budapest

Critical Mass 2013 Budapest

 

Bu yıl Budapeşte’de son kez gerçekleştirilen Critical Mass’in kısa hikayesidir bu video.

~

Critical Mass.

Vikipedi’nin dediğine göre bisiklet ile yapılan ve ciddi çoğunluk anlamına gelen bir tabir.

25 Eylül 1992 tarihinde San Francisco’da bir araya gelen 48 bisikletçinin başlattığı bir hareket olarak ortaya çıkıyor. Aslında hareket demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Zira bu etkinliğin kesin çizgilerle belirlenmiş tek bir amacı yok. Etkinlik, direkt veya dolaylı olarak bisikletle ilgili çeşitli sorunlara dikkat çekmek için düzenlenebileceği gibi sadece bir araya gelip birlikte sürmek (veya bisikletçilerin kendi aralarında ifade ettiği şekliyle pedallamak) amacıyla da düzenlenebiliyor.

~

İlk etkinliklerini “Comute Clot” adı altında gerçekleştiren grup sonraki etkinliklerinden itibaren “Critical Mass” adını almışlar. Critical Mass ifadesi ilk olarak 1992 yılında yayınlanan ve Ted White tarafından hazırlanan “Return of the Scorcher” belgeselinde kullanılmış. Çin’deki trafikte, kavşaklarda ışık bulunmuyor. Araçlarla-bisikletliler arasındaki yazılı olmayan geçiş üstünlüğü kurallarına göre bisikletliler belli bir sayıya ulaşana kadar yola gir(e)miyorlarmış. Ne zaman ki kritik bir çoğunluğa erişiyorlar, işte o zaman bu üstünlüklerini kullanarak kavşağa girip yollarına devam edebiliyorlarmış.

İşte Critical Mass de böylece doğuyor.

~

San Francisco’da Eylül ayında 48 kişi ile başlayan bu etkinlik, ilerleyen aylarda dikkat çekmiş ve katılım hızla artmış. 1993 yılında gerçekleştirilen Critical Mass’te yaklaşık 5000 bisikletçi hep birlikte pedallamış.

Tabii artan kalabalık beraberinde sorunları da getirmiş. Yerel makamlar ve polis tam olarak bu etkinliğin amacını anlayamamış. Öyle ki etkinliğin 5. yılında, 5000 civarında bisikletlinin katıldığı 1997 Temmuz’unda düzenlenen etkinlikte çeşitli olaylar çıkmış ve polisin/motorlu araçların yaralanmalara ve hatta tutuklanmalara sebep olan çeşitli müdahaleleri olmuş. Zaman içerisinde de yine bazı etkinliklerde çeşitli sorunlar ortaya çıkmış.

~

Critical Mass, az önce de belirttiğim gibi aslında bir sıkıntıya yol açmak istenilen bir eylem değil aksine bir kutlama olarak ifade ediliyor. Ki etkinlik gerçekleştirilirken yerel polis ve tabii ki trafikteki araçlarla işbirliği yapılıyor, trafikte gerekli önlemler alınıyor. Amaç herkesin aynı anda trafikte sorunsuzca yer alabileceğiniz gö(ste)rmek.

Critical Mass, belli bir lidere ve/veya merkezi bir organizasyona sahip olan bir etkinlik değil. Her şehir, tarihi/yeri/zamanı kendi belirliyor, duyurularını diledikleri gibi kendileri yapıyor.

Critical Mass, tek temalı bir organizasyon değil. Ne amaçlı toplanacağınızı ve pedallayacağınızı kendiniz belirleyebiliyorsunuz.

Şehrinde Critical Mass düzenlemek isteyenler için çok güzel bir de rehber hazırlanmış.

[learn_more caption=”Şehrimde Critical Mass düzenlemek istiyorum?”]

Şurada detaylıca anlatılmış olan rehberi özetlemek gerekirse:

  1. Öncelikle Critical Mass’in ne olduğunu ve ne olmadığını iyice anla.
  2. Belli bir bakış açısı kazandırmasına özen göster.
  3. Yeri ve zamanı belirle.
  4. İzin alma.
  5. Pedallanacak rotayı belirle -ya da belirleme akışına bırak; sana kalmış-.
  6. Trafik kurallarını öğren ve onlara uy.
  7. Trafikte gerekli özeni göster, trafiği kilitleme.
  8. Motorlu araçlarla iyi geçin.
  9. Reklamını yap.
  10. Polis müdahalesine hazır ol.
  11. Yaratıcı ol!

[/learn_more]

~

Bu kadar uzatılmış bir girişten sonra gel gelelim Budapeşte’de son kez yapılacak olan Critical Mass 2013’e.

Critical Mass etkinliği Budapeşte’de bu yıl son kez gerçekleştirildi.

~

Macarca’nın kötü tarafı da bu. Hiç bir şey anlamıyor insan. Critical Mass’in web sayfasında bir çok şey yazıyor. Keza etkinlik alanında da bir sürü şey anlattılar tabii ki, ama anlayana. 2004 yılının Eylül ayında yaklaşık 4000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ilk etkinliğin ardından katılım giderek artmış. Yaklaşık 10 yılın ardından bu yıl son kez düzenlenen Critical Mass’e basında çıkan haberlere göre 100 000 bisikletli/patenli/scooter’lı olmak üzere bir şekilde katılmış. Zaten bu sebepten dolayı da etkinlik son kez gerçekleştiriliyormuş. Zira Critical Mass, geçen 10 yıllık süre zarfında Budapeşte’deki bisiklet kültürünü tamamen değiştirmiş; etkinlik amacına ulaşmış ve son verme zamanı gelmiş.

~

Budapeşte’de ilk Critical Mass etkinliği 22 Eylül 2004 tarihinde “Car Free Day” vaktinde 50 farklı grubun bir araya gelmesiyle gerçekleştirilmiş ve ilk etkinliğe 4 000 kişi katılmış. 2005 yılında “Earth Day” zamanında düzenlenen etkinliğe 10 000 kişi katılırken Eylül 2005’te bu sayı 20 000’e ulaşmış. 2006 yılındaki “Earth Day” zamanında ise 32 000 kişinin katıldığı bir etkinlik düzenlenmiş. 2008 yılında 80 000 kişiye ulaşan etkinlik serisi 2013 yılında 100 000 kişilik bir katılımla sona ermiş. Budapeşte’de başlayan bu etkinlikler ilerleyen zamanlarda tüm Macaristan’a yayılmış ve siyasetçilerin de dikkatini çekmeye başlamış. Zaman içinde yıllık 1-2 km’den 30 km’ye kadar değişen uzunluklarda bisiklet yolları yapılmış. Ve hatta 2006 yılı seçimlerinde partiler seçim kampanyalarında bisikletliler için de özel projeler geliştirmişler.

Geçen yıllar içerisinde amacına ulaşan etkinlik, bu yüzden 2013 yılında yapılacak olan son Critical Mass ile sona eriyor.

~

Budapeşte’nin son Critical Mass’i bu Cumartesi, 20 Nisan günü, Peşte tarafında Margaret Köprüsü’nün altından başlayarak Tuna Nehri boyunca devam eden, Petőfi Köprüsü’yle Buda tarafına geçilen, Tuna Nehri kıyısınca devam edilip Zincirli Köprü ile tekrardan Peşte tarafına geçerek Andrássy út üzerinden Városliget’te son bulan şu rotada gerçekleştirildi.

Yaklaşık 300 kişilik organizasyon ve destek ekibiyle birlikte yüzlerce? binlerce? onbinlerce kişi pedalladı. Tam sayı konusunda onların da net bir bilgisi yok. Şu kadarını söyleyebilirim. Biz başlangıç noktasından geçtiğimiz esnada en öndeki grup Buda tarafına dönmüş, tam karşımızdan geçiyorlardı. Yani yaklaşık 10 km’lik bir mesafe söz konusuydu. Buna göre kalabalığın büyüklüğünü siz hesaplayın veya fikir vermesi açısında şu video‘ya bir göz atın.

Yazı içerisindeki “pedallamak” kelimesini sürekli italik yazdım. Zira bisikletçilerin hep bu şekilde ifade etmelerine rağmen ben o kelimeyi cümle içinde kullanmayı bir türlü sevemedim. Bazı şeylerin yerli/yersiz kullanımı bende her daim böyle bir etki yapmıştır. O yüzden, affınıza da sığınarak, kusura bakmayın da bi zahmet pedallamayın da sürün şu bisikletleri.

~

Bu sefer sözü fazla uzatmayacağım. Yukarıda zaten bol bol çene çaldım, bundan sonrası fotoğraftan ibaret olacak.

Bisikletçi değilim.

Güzel bir günü, bisiklete binmeyi seven insanlarla geçiren, geldiği yerde kendine ait bir bisikleti bile olmayan, şu an bisikleti bulunduğu yerde ulaşım için sadece bir “araç” olarak kullanan biriyim sadece.

Ben çok eğlendim. Umuyorum ki fotoğraflar da yaşanılan keyfi verecektir.

Keyifli seyirler.

~

Etkinliğin başlangıç noktası Margaret Köprüsü idi. Hemen yanında yer alan Jászai Mari Tér, toplanma alanıydı.
Şehrin dört bir yanından -ve hatta şehir dışından- ilginç bisikletleriyle gelen bir çok kişi vardı. Üstelik sadece bisiklet de değil. Paten, kaykay, scooter ile katılanlar da vardı.
En orijinal bisikletlerden biriydi kesinlikle.

IMG 8623

7’den 70’e her yaş grubundan katılımcı vardı; gerçek anlamda. Zira yolda pedalsız bisikletiyle, ayağıyla bisikletini ittire ittire turu tamamlayan 3-4 yaşında “bisikletli” veletler de vardı. 🙂

IMG 8631

Birimiz ikimiz, ikimiz birimiz için!
Her şey spor demek değildir. Ne zaman ki bisikleti “sadece” spor amaçlı/kıyafetli kullanılmaktan vazgeçecek, onu biraz daha günlük hayatın bir parçası haline getireceğiz; işte o zaman bir şeyler değişecektir mutlaka.

IMG 8644

Ateş seni çağırıyor!

IMG 8647

Enteresan insan her yerde var 🙂

IMG 8652 IMG 8656

Bu kadar uyumlu olunur.
Kesinlikle etkinliğin en renkli çiftiydiler. Parıl parıl parlıyorlardı.
Baba-Oğul
Ana-Kız
Sadece bisiklet değil. Kay kay, paten ve scooterlarıyla gelen büyük bir kalabalık da vardı.
Yeni nesil toplu taşıma aracı.
İnci’nin ağzından düşüremediği Dahon’lar. Gerçekten çok sempatik, keyifli bisikletlermiş. Katlanabilir bisiklet olayını keşke daha önce farketseymişim. Şehirde kullanım için muazzam pratikliğe sahipler.
Moda her yerde.
Penta-cycle. Olmaz demeyin, oluyor işte.
Bisiklet dünyasının “Yerlan Bir“i.
Bisiklet ayrı renkli, üstündeki ayrı renkli, keyif desen apayrı.
Pedallamaya başlamadan hemen önce arkam.
Pedallamaya başlamadan hemen önce önüm. Bu arada en öndeki ekip başlayalı 10 dakika kadar oluyor; biz sıramızı bekliyoruz.
Başlangıç noktasından geçerken sazlı-sözlü uğurlama var. Yol üzerinde iki noktada da şarkılı-türkülü karşılama-uğurlama vardı. Organizasyon her şeyi düşünmüş.
Tabii ki illa destek olmak için bisiklet sürmeye gerek yok. Pekala güzelim manzaraya karşı yatarak da destek vermek mümkün.
Buda tarafından Özgürlük Köprüsü’ne doğru yaklaşırken.
Ve burası da Elizabeth Köprüsü.
Andrássy út’tan geçerek Şehir Parkı’ndaki etkinlik alanına ulaşılacak.
Kahramanlar Meydanı. Etkinlik alanı öncesi son dönemeç.
Városliget (Şehir Parkı)
Önden gelenler çoktan kendilerini çimenlere atmışlar.
16:00’da Margaret Köprüsü’nden başlayan etkinlik, 18:30’da Şehir Parkı’ndaki alanda Critical Mass’in simgelerinden biri olan Bisiklet Kaldırma ile sona erdi.
O kadar yolu kah bisiklet sürerek, kah bisikletin arkasındaki makam araçlarının konforlu koltuklarında seyahat ederek tamamlayan çocuklar, günün en tebrik edilesileriydi. Günü de ilk onlar bitirdi zaten. Uyku zamanı!

IMG 8849

Etkinliğin tamamlanmasının ardından tabiri caizse herkes çil yavrusu gibi birden dağıldı. Yüzlerce bisikletli sağa sola gitmeye başladı.

IMG 8858

Ve son. Kimbilir bir sonraki Critical Mass etkinliği Budapeşte’de ne zaman gerçekleştirilir; veya gerçekleştirilir mi?

~

Benim için de ilginç bir tecrübe oldu. Daha önce katılmadığım bir etkinliğe ilk kez, son kez yapılanına katılmış oldum.

Bir daha bakalım; ya kısmet!

~

Bu arada sözlerimi tamamlamadan önce bir çift laf da bisiklet kullanımının yaygınlaştırılmasıyla  ilgili bir şeyler yazarak tamamlamak istiyorum. Zira yıllarca bisiklet almayı erteleyen ben, bu konuyla ilgili bir daha ne zaman bir şeyler yazarım bilmiyorum.

Önce şuradaki fotoğraflara bir göz atın. Ve hatta ilgili sayfada sağ tarafta yer alan ülkelere/şehirlere de bakmayı ihmal etmeyin. Bu fotoğraflara bakın ve sonrada da dönüp kendi fotoğraflarımıza bakalım, kendi manzaralarımıza bakalım.

Bence yan yana koyduğumuzda bu iki fotoğrafın arasındaki fark, bizde neden bisiklet kullanımının yaygınlaşmadığının cevabıdır. Maalesef biz hala gündelik bisiklet kullanımı için bir anda tüm rutinlerimizi değiştirmek zorunda kalıyoruz.

~

Önceden de belirtmiştim. Ben bir bisikletçi değilim. Ve bizdeki algısıyla bisikletçi de ol(a)mayacağım. Şehrimde kullandığım/sahibi olduğum bir bisikletim yok; buradakini alıp götürmezsem bu gidişle olmayacak da. Çocukluğumu bir kenara bırakırsak yıllar içerisinde iki kez uzun soluklu bisiklet kullanma fırsatım oldu; her ikisini de yurtdışında kullandım/kullanıyorum. Bunları belirtiyorum ki, az sonra söyleyeceklerim yüzünden hedef tahtası olmayayım, “Adamın bisikleti bile yok yea, ne konuşuyor orada bik bik, o ne anlar!” deyip geçilsin.

~

Bağlantısını verdiğim şehir Copenhag. Diğer linklere de baktığınızda belli bir altyapısı oturmuş şehirler olduğunu göreceksiniz. Mutlaka ki akşamından sabahına onlar gibi olamayacağız, mutlaka ki onların rahatlığını kendi şehirlerimizde yaşayamayacağız, yollarda araçların tacizine maruz kalacağız. Ancak, kabul etmek gerekir ki bunu değiştirmenin yolu “ciddi çoğunluğu” sağlayabilmekte. Bu çoğunluğu da, yine kabul etmek gerekir ki, sokaktaki herkesi bisiklete bindiremedikten sonra çok da sağlayabilmek mümkün değil. Mevcut bisiklet algısıyla da bunu değiştirebileceğimizi sanmıyorum. Cahil cesareti diye bir şey vardır. Ben de buna sığınarak nacizane bir kaç kelam etmek istiyorum.

  • Bir kere bisikleti gündelik hayata sokmak istiyorsak onu “Bak spor da yaparsın/yapmış olursun hem!” şeklinde pazarlamaktan vazgeçmeliyiz. Zira sporu (futbolu) seyretmesini severiz ancak spor yapmak kesinlikle bize göre değil. Ki bana çok ironik geliyor hayat felsefesi yaptığı bir şeyi spor yapıyormuşçasına değerlendirip anlatmak.
  • Bisiklet olayını çok basite indirgememiz gerekiyor. Dağ bisikletçisi, yol bisikletçisi, akrobatik gösteri yapacak kimseler lazım değil bize. Bu kitle maalesef günümüz şartlarında bisikleti yaygınlaştıramaz. Bize evden işe giderken bisiklet kullanacak “her yaştan” insanlar lazım.
  • İnsanlara birbirinden alengirli teknik donanımla donatılmış bisikletler lazım değil. Bu insanlar bisiklet sürerken özel kıyafetler giymemeli, –kızmayın ama– kask da takmamalı. Bir insan arabasına nasıl biniyorsa, bisiklete de o şekilde binmeli. Hiç bir işine yaramayacak onlarca vitese sahip bisikletler değil de rengarenk, cıvıl cıvıl, sepetli bisikletler, ekonomik, özelliklerden arındırılmış bisikletler lazım onlara.
  • Bizler uzaylı gibi etrafta kasklarla, özel taytlarla, ayakkabılarla dolaşırsak insanlar korkar/korkuyor, uzaklaşır/uzaklaşıyor.

~

Yazdıkça insanın aklına bir şeyler geliyor ve uzayıp gidecek bu yazı böyle ve bende kafamdakileri tam olarak bir türlü toparlayamayacağım. Zira bir taraftan da ne yalan söyleyeyim korkuyorum biri çıkacak da azarlayacak beni; “Yıllardır biz ne yapıyoruz?” diye. Diyorum ya, konuya çok da hakim değilim, kim ne yapıyor, neler oluyor bilmiyorum. Üç kuruşluk bilgimle caka satıyorum. Ama umuyorum ki en azından o fotoğraflara bakarız da biz nerede/neyi eksik yapıyoruz da bir türlü yol katedemiyoruz hep beraber görürüz.

1 Comment

  1. Bilgen AKMERMER

    burada yapalım diycem…. olmayacak… yaaa bu şehir hayallerimi hep kısıtlıyor yaa…
    ben bisikletleri beğendim bu arada …. orada boyuma uygun olanlar varr….:D

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir