Ha bugün ha yarın diye diye neredeyse 1 ayın ardından bugün okula, buradaki danışman hocamla buluşmak üzere gittim. Aslında sabah bölüme gitmiştim fakat dur şunu halledeyim, şuna bakayım derken öğleden sonra olmuştu. Muhtemelen “Ya bugün de geç oldu, yarın giderim artık.” diyecektim ki tam da bu sırada fakülte koordinatörümden gelen ve konu kısmında “Hayırdır evladım sen ne işsin, olayın nedir senin?” der misali sadece “?” bulunan e-posta bende katalizör etki yaptı. Bu zamana kadar hep Murat diye başlayan hitabet de “Mr. Murat Eray Korkmaz“a dönüvermişti ki mesajı almamak mümkün değildir sanırım. Ve ben, bu e-postayı okumama müteakip 10 dakika içinde hocanın odasına gittim.
Herhalde 10 dakika falan görüştük ayaküstü. Tam ben içeri girdiğim sırada, O bir toplantı için çıkıyordu. Beni, yanındaki doktora öğrencilerinden birine emanet etti ve BME Kármán‘da düzenlenen etkinlikte buluşmak üzere ayrıldık. Sadece yazılması değil, telaffuz etmesi ve anlaşılması da zor olduğu için adını şu an burada ifade edemeyeceğim doktora öğrencisi ile sohbet ede ede Kármán’ın yolunu tuttuk.
[map w=”600″ h=”400″ style=”full” z=”16″ marker=”yes” infowindow=”BME Kármán” infowindowdefault=”yes” maptype=”HYBRID” hidecontrols=”false” address=”Irinyi József St 9-11, Budapest University of Technology and Economics”]
Bugün, Makina Mühendisliği Fakültesi‘nde öğleden sonra ders yoktu, tatildi. Tam sebebini bilmiyordum, sadece tatil olduğunu duymuştum. Kármán’a gelince sebebini anladım/öğrendim. Bugün, 1782 yılında kurulan Makina Mühendisliği Fakültesi’nin kuruluş yıl dönümü imiş.
Son yıllarda gelenekselleştirilen Kármán Nap (Karman Day) de bu kuruluşu kutlamak için yapılan, bir dizi tamamlanması gereken görevlerden oluşan bir öğrenci etkinliği. Verilen görevler, çeşitli mühendislik problemlerinin çözümünün basitçe, hızlı ve yaratıcı pratik uygulamalarla tamamlanmasını hedef alan görevlerden oluşuyor.
Bu seneki etkinlik 7 Mart günü gerçekleştirildi. Öğleden sonra 14:00-18:00 arasında, yaklaşık 4 saat sürdü ve bu süre içerisinde fakülte bünyesinde bulunan 10 farklı bölümden her birinin hazırladığı ikişer görev olmak üzere toplam 20 görevin tamamlanmasıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte, her biri 6 ila 10 arasında öğrenciden oluşan farklı 8 ekip yer aldı. Ekiplerin bazıları aynı bölümlerde okuyan öğrencilerden oluşurken bazıları karma ekipler oluşturmuşlardı. Her bir ekip farklı renk t-shirtler giyiyorlar ve kendi bölümlerinde çalışıyorlardı.
Biz salona biraz geç girebildik. Bina aynı zamanda yurt binası olarak kullanılıyor ve giriş kartlı sistemle yapılıyor. İçerideki kişi sayısına göre, dışarıdan insan alıyorlar. Yani içeriden birileri dışarı çıkmadıkça yeni gelenleri almıyorlardı. İlginç bir kural, hala nedenini tam olarak anlayabilmiş değilim. Ama yanımdaki öğrencinin de söylediği gibi: “Typical Hungarian!“. Hal böyle olunca girişte 1 saat kadar kart alabilmeyi bekledik. Neyse ki organizatörlerden birine denk geldik de onunla konuşup bizi içeri almasını sağlayabildik. Altı üstü verecekleri bir karttı, epey naz yaptılar.
Tabi bu arada görevlerin de neredeyse yarısı tamamlanmıştı. Biz salona biraz geç gittiğimiz için ve her şey Macarca gerçekleştiği için tüm görevleri not alamadım. Gördüğüm, sorup ettiklerimi bir kenara not aldım. Ve ayrıca her seferinde “Fotoğraf makinamı yanımdan ayırmayacağım, ne olacağı, karşına ne zaman ne çıkacağı hiç belli olmaz.” dememe rağmen evden çıkarken “Hocayla görüşeceğim bugün. Ne olacak ki? Ne yapacağım fotoğraf makinesini?” diyerek evden çıkmıştım; çok pişmanım. Fotoğrafları bu yüzden telefonla çekmek zorunda kaldım.
Peter’ın öğrencisinin biraz işleri vardı. Beraber salonda bir kaç tur attıktan sonra kendisi müsade isteyim ayrıldı, işlerini halledip döneceğiniz söyledi. Bir süre aylak aylak etrafta dolandıktan sonra Peter geldi. Ayaküstü biraz lafladıktan sonra beni oradaki ekiplerden birine yamadı; Mekatronik Bölümü öğrencileri tarafından oluşturulmuş olan beyaz t-shirtlü MSZO takımına.
Etkinlikte toplam 20 görev vardı. Az önce de belirttiğim gibi fakülte bünyesinde 10 farklı bölüm var ve her bölümden 2 görev olmak üzere toplam 20 görev hazırlanıyor ve bu görevlerin sunumları ilgili bölüm hocaları tarafından yapılıyor. Evet hocalar da etkinlik boyunca salonda öğrencilerle birlikte yer alıyor, görevleri öğrencilere bildiriyor ve tamamlanan görevleri birebir kendileri değerlendirip puanlıyor.
Genel olarak –anladığım kadarıyla– etkinlik kuralları şu şekildeydi:
- Her bir görev farklı bir bölüm tarafından hazırlanıyor ve hangi görevlerin verileceği önceden yarışmacılara bildirilmiyor.
- Yarışma öncesi ekiplere sadece yanlarında ne tür malzemeler getirmeleri gerektiği söyleniyor.
- Görevlerin tamamlanması için kullanılan/kullanılacak malzemeler sadece kağıt/karton ve plastikten oluşuyor. Kartonlar, kağıtlar, pek şişeler, pet bardaklar… Bu kadar. Onun dışında eğer ilgili görevde kullanılması gereken bir malzeme varsa, görev bildirimiyle birlikte organizasyon tarafından ilgili kullanılacak çeşitli materyaller verilebiliyor.
- Tabiki yardımcı araç gereçler ekipler tarafından temin ediliyor. Bunlar için önceden biri duyuru yapılıyor mu emin değilim.
- Salonda bilgisayar ve internet var ve kullanımında herhangi bir sınırlama yok. Benzer şekilde kitap vb. her türlü yardımcı belgeyi getirebilmek mümkün. Zaten bazı görevler de internet/literatür araştırması gerektiriyor.
- Tüm etkinlik 4 saat içinde tamamlanıyor. Her bir görevin farklı süreleri var. Görevler bildirildikten sonra geri sayım başlıyor ve süre sonunda elde edilen sonuçlar/sistemler teslim edilmek/sunulmak zorunda. Her bir görev, zorluğuna göre farklı tamamlanma sürelerine sahip.
Görevleri aslında kendi içinde ana görevler ve yan görevler olarak ikiye ayırabilmek de mümkün. Zira 20 görevin sanırım 4-5 tanesi çok büyük/yapımı uzun süren görevlerdi. Geri kalanı 10-15 dakikalık bir zaman diliminde bildirip sonuçların istendiği görevlerdi. Görevler verildiği an ana ekrandaki geri sayım da başlatılıyor. Geri sayım sona erince hocalar gelip kontrolleri yapıyor, değerlendirip puanları puan masasına bildiriyor.
- Toplam 4 saat içerisinde, 20 görevin de tamamlanması gerekiyor. Ana görevlere ek olarak eş zamanlı olarak gerçekleştirilmesi gereken küçük görevler de verilebiliyor. Yani aynı anda 2, 3 ve hatta 4 görev verilebiliyor. Bu yüzden kalabalık ve uyumlu çalışabilecek bir ekip şart.
- Ana görevler daha büyük problemlerden oluşuyor: Rüzgar türbini, Top taşıma platformu, vb.
- Ara görevler ise rastgele bir zamanda kimi zaman tek tek, kimi zaman ise aynı anda ikişerli üçerli olarak verilen; bulmaca, problem çözümü, ufak araç-gereçlerin üretimi, çeşitli teknik/sözel testler gibi farklı görevleri içeriyor.
- Ekipteki bir grup ana görevlerle uğraşırken bir kişi renk testine girip diğerleri bulmacanın çözümüyle uğraşmak zorunda kalabiliyor. Uyumlu çalışabilmek ve ekibi iyi tanımak önemli. Böylece kişisel yeteneklere göre görev dağılımı yapılabiliyor.
Benim takip ettiğim 2-3 saatlik zaman diliminde not alabildiğim görevler şunlardı:
1. Dört farklı renk kümesi (Kırmızı, Yeşil, Mavi, Sarı) ve bu renk kümelerinin de kendi içinde yaklaşık 25 renk tonu vardı. En doğru şekilde her bir renk kümesinin sıralanması isteniyordu.
En açık ve en koyu renkler sabit olmak üzere önlerindeki karışık tonları sıraya dizmeleri gerekiyor. Bir ana rengi bitirdikten sonra bir sonraki ana renge geçiyorlar. 4 renk de bittiğinde, oyun tamamlanmış oluyor. Puanlama, renk dizilimlerinde yanlış yere konulan renk sayılarına göre yapılıyordu.
2. Kağıttan bir kule yapıp üzerine yumurta konulacak ve kule devrilmeden yumurtayı taşıyabilecek. En uzun/stabil kule daha çok puan demekti. Aynı şekilde tasarım da ek puan getiriyordu.
3. Çeşitli bilim insanlarının kısa özgeçmişleri ve adı veya soyadı verilip bir bilgisi boş bırakılıyor. Eksik olan bilgiyi bulup hazırlanmış olan bulmacayı doldurup anahtar kelimeyi de bulmak gerekiyordu. En hızlı/doğru sonuç daha çok puan. Ayrıca anahtar kelime dışında ne kadar çok alan doldurulursa o kadar çok puan demek.
4. Farklı bölümlerin hazırladığı teknik sayısal/sözel sorulardan oluşan kısa test veya yazılılar dağıtılıyor ve çözümler için 5-10 dakika gibi zamanlar veriliyordu. Bunların çözümü için her türlü kaynağı kullanabilmek mümkün.
5. İlk içeri girdiğimizde orta masada bir şeyler yapılıyordu. Emin değilim ama sanırım belli motor parçaları gösterilip onlarla ilgili bir şeyler soruluyordu. Yeni geldiğimiz için ben daha ne olduğunu bile anlamamıştım ben. Ayrıca herkesin önünde ufak da bir kitap vardı. Sanırım oradan bir şeyler bakıyorlardı.
6. Polimer Mühendisliği bölümü boyutları birbirine yakın dört farklı tipte her biri 250 gr olan polimerleri karıştırıp bir pakete doldurup ekiplere birer paket verdi. Görev bunları birbirinden en kısa sürede birbirinden ayırıp 4 farklı polimeri ayrı ayrı teslim etmek.
Görevlerin net bir çözümü yok. Önemli olan hızlı ve başarılı bir şekilde sonlandırmak. Mesela aynı probleme farklı yaklaşan gruplar vardı. Kimi suda kimi farklı yoğunluktaki sıvıda yüzdürme/batırmaya çalıştı. Kimi elekle ayırmaya çalıştı, kimi titreşimle, kimi de rüzgar türbininde polimerleri havaya bırakarak. Dediğim gibi, yaratıcı olmak gerekiyor.
7. Rüzgar türbini yapmak. Çıkıştaki debiyi ölçüyorlar ve puan debiye ve tasarıma göre belirleniyor. Dış yapısı için karton kullanmışlardı. Pervane için de genelde bisiklet tekeri ve üzerine yerleştirilmiş kanatçıklar yapmışlardı. En kapsamlı/karmaşık görevlerden biri buydu.
Mekatronik öğrencilerinin rüzgar türbinleri buydu. Pervane olarak jantlarına kartondan kanatçıklar yapılmış bisiklet tekeri kullanmışlar ve geri kalanı karton ve altı çıkarılmış demir kovadan oluşuyordu.
Puanlama tasarım ve verimine göre yapılıyordu.
Pervane, bisiklet pedalını çevirerek çalıştırılıyordu.
8. Bir cam şişe, iki balon, iki pipet ve iki paket lastiği veriliyor. Barometre yapılması isteniyordu.
Birbirinden farklı tasarımlar ve yaklaşımlar vardı. Fotoğrafını çekemedim ama bana göre en orijinal yaklaşım Mekatronikçilerinkiydi. Kaç puan aldılar onu da göremedim. Tam bir “İyi usta parça arttırır!” yaklaşımıyla sadece tek bir pipet kullandılar. Evet ne bir şişe ne balon. Tek bir pipeti U-manometre olarak kullandılar. Direkt o şekilde götürürken -sanırım ayıp olmasın diye :)- bir de karton platform yaptılar ki masada dursun; büyük incelik. Yaklaşım kesinlikle çok orijinaldi.
9. Darbe sönümleyici yapmalarını istedikler. Belli boyutta bir tahta parça veriyorlardı ve bunun üzerine bir darbe sönümleyici tasarımı yapmalarını istiyorlardı. Malzeme olarak sadece kağıt, karton ve alüminyum folyo kullanılabiliyordu. Daha sonra yapılan sönümleyiciyi bir düzenekle test ediyor ve geri tepmeyi ölçüyorlardı. En hafif ve en verimli tasarım daha çok puan demekti.
Test düzeneği şöyle basit bir şeydi. Aşağıya uzanan iki kolun tam arasına darbe sönümleyici yapıştırıp sönümleyicinin yapıştığı kolu yukarıdan bırakıyorlardı.
Çarpma sonucu diğer kol sola doğru açılıyor ve ona bağlı bir açı ölçeri hareket ettiriyordu. Bu açı ölçülüyordu. Ne kadar küçük olursa, yani ne kadar fazla darbe sönümlenirse o kadar çok puan kazanılıyordu. İlk başta ayrıca ağırlık da ölçülüyordu. Hafif de ek puan elbette.
10. 5 farklı içecek veriyorlar (Bira, Palinka –Macar içkisi-, Enerji İçeceği, Su, Kola) ve içerek bunların pH değerlerinin tahmin edilmesini istiyorlardı; enteresan görevlerden biriydi kesinlikle. Elbette herkes direkt olarak Google’dan ilgili içeceklerin pH değerlerine baktı. Ama işte sonuçta net olarak bir değer bilebilmek mümkün değil. Tadarak tahmin etmek gerekiyor.
11. Hemen girişte bir tane kalaşnikof tabanca vardı; söküp takıyorlardı. Onu da kaçırdık. Ama tahminim en hızlı söküp takana daha çok puan usulü bir yarışmaydı. O koşuşturmacada kaldı; soramadım.
12. Yüksek bir platform tasarımı istiyorlardı. En tepeden bıraktığınız top, en uzun yolu katedip sorunsuz bir şekilde yere kadar ulaşacaktı. Yükseklik, tasarım ve uzun süre ek puan demekti. Yine sadece karton, kağıt, pet şişe kullanımı serbestti. Platformlardan biri yaklaşık 8 metre yüksekliğindeydi. Birinci gelen ise bünyesinde değirmen barındıran bir tasarımdı.
Bazı düz/yüksek yaparken kimisi de yolu/süreyi uzatmak için topu kartonlar etrafında dolandırmayı denedi.
Görevlerden de anlayacağınız üzere gerçekten çok eğlenceli bir etkinlik gerçekleştiriliyor. Başlangıçta ortam gayet durgundu.
Ve yavaş yavaş sona yaklaşınca, görevlerin sayısı artınca kalabalık ve koşuşturmaca da arttı, ortalık karıştı.
Her bir görev tamamlanıp teslim edildikten sonra hocalar tarafından değerlendiriliyor ve puanlanıyor. Daha sonra bu puanlar organizasyon masasındaki görevliye teslim edilip projeksiyondan yansıyan tabloya eklenerek güncelleniyor. Özellikle son oyunların da tamamlanmasıyla birlikte herkesin gözü artık sonuçlardaydı. Son oyun açıklanmadan önce 1. ve 2. sıradaki ekipler 287 puana sahipti, 3. sıradaki ekip 286 puana, 4. sıradaki ekip ise 284 puana sahipti; anlayacağınız oldukça kıyasıya geçiyordu.
Ve tabiki ödül. Turuncu t-shirtlü ekip birinci oldu. Orijinal manometre tasarımlarıyla beni benden alan MSZO ise üçüncü oldu. İlk üçe küçükten büyüye pasta hediye edildi. Tüm günün yorgunluğunu/açlığını üzerlerinden atsınlar diye; zira sadece bir şeyler içiyorlardı. Bir şey yiyen görmedim o koşuşturmacada. Tüm ekiplere katılım belgesi/sertifikası veriyorlar ve birinci ekibe bir de plaket veriliyor.
Görevler tamamlanıp sonuçlar da açıklandıktan sonra herkes rahat bir nefes aldı ve toparlanmaya başladı.
Etkinlik BME Kármán’ın içindeki spor salonunda gerçekleştirildi. Başlarda gayet düzenli giderken bir noktadan sonra ortalık karıştı tabiki. Görevler tamamlanıp, ödül töreni bittikten sonra tüm ekiplerin katılımıyla salon toparlanıp temizlendi.
~
Bilginin önemi mutlaka ki yadsınamaz ama bu etkinlikte –bana göre– daha da önemli olan şey hızlı olup yaratıcı çözümler bulabilmekti. Zira verilen görevler klasik mühendislik problemlerinden oluşmuyor ve/veya bulmanız gereken çözüm için klasik mühendislik araçlarını kullan(a)mıyorsunuz. Elinizde sadece karton ve plastik var.
Görevlerin çözümü esnasında bilgiye ulaşmak için internet erişimini, bilgisayarı, kitaplarınızı dilediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz. Örneğin gelen testlerin çözümünü Google’dan veya alternatif aramalarla bulabilirsiniz; kitap karıştırabilirsiniz. Çözmeniz gereken problemleri internetten araştırabilirsiniz. Ama hızlı olmanız, elinizdeki malzemeleri doğru şekilde kullanabilmeniz lazım. Örneğin barometre yapmak için civa içeren bir proje böyle bir görevde oldukça anlamsız olacaktır. Veya çok ileri düzeyde, karmaşık bir bilgi/çözüm de vakit kaybına neden olacaktır. Buradaki amaç, aslında mühendislik eğitiminin temel amacını içermektedir: “Çözüm için aranılan bilgiye en hızlı/doğru nasıl ulaşabilirsiniz? Elinizdeki imkanları kullanarak uygun pratik çözümleri nasıl geliştirirsiniz?”
Eminim ki derslerden, sınavlardan bunalıp “Mühendislik mi?!” diye burun kıvıran tüm öğrenciler bu veya benzeri bir etkinlikle yaptıkları işten çok daha keyif alabilirler. Çünkü böylelikle kendini daha rahat ifade edebilirler, kalıplaşmış çözümlerin dışına çıkabilirler. Biz öğrencilere nasıl öğrenmeleri gerektiğini öğretmiyoruz maalesef. Biz onlara sadece yıllardır değişmeyen ders notlarını yazdırıyoruz ve yıllardır sorulan aynı soruları sorup aynı cevapları vermelerini istiyoruz. Hani hep diyoruz ya, ezberci bir nesil geliyor diye. Üniversiteye kadar test çöze çöze öğrencilerin hayattaki tüm problemlere yaklaşımı çoktan seçmeli oluyor diye. İşte maalesef mevcut sistemde aynı şeyi üniversitelerde de devam ettiriyoruz. Yaratcılıkları kısıtlıyor, çok keyifli bir meslekten öğrencileri maalesef soğutuyoruz.
Gerçekten eğlenceli bir atmosfer vardı. İnşallah bir benzerini yarın öbür bizler de kendi üniversite(leri)mizde gerçekleştirebiliriz. Eminim ki tüm öğrenciler büyük bir heyecanla ve keyifle yarışacaktır.