Orijinal adı “Földalatti Vasúti Múzeum“. Bizim dilimize de “Yeraltı Demiryolu Müzesi” olarak çevirsek yanlış olmaz herhalde.
~
Müze, aslen 1955 yılına kadar yeraltı metrosunun bir durağı olarak kullanılmış. Daha sonra ikinci metro hattının yapımı esnasında bu yol, ana yoldan ayrılarak kullanım dışı bırakılmış. Atıl durumda kalan bu hat yeniden düzenlenerek 1975 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmış. İlk açıldığında, sergi konusu “metro inşaatlarının dünü-bugünü-yarını” imiş. 1996 yılında, yani Budapeşte Metrosu’nun hizmete girişinin 100. yılında ise müze tekrardan yenilenerek bugünkü halini almış.
Millennium Yeraltı Demiryolu Müzesi, Pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü saat 10:00-17:00 arasında ziyarete açık. Oldukça küçük bir sergi alanına sahip müzenin girişi ücretli.
- Normal Ziyaretçi: 350 Ft (~ 3 TL) / Normal tek kullanımlık bilet fiyatı
- Öğrenci: 280 Ft (~ 2 TL) / Kısa seyehat Metro bilet fiyatı
- İçeride fotoğraf/video da çekmek isterseniz: 500 Ft (~ 4 TL) / Transfer bilet fiyatı
Nitekim ziyaret çok da pahalı değil.
Müzenin konumu da, ayaküstü uğranabilecek bir yerde. Zaten, tüm metroların kesişim noktası olan, Budapeşte Metro Sistemi’nin kalbi sayılabilecek Deák Ferenc Tér Metro İstasyonu’ndan daha uygun bir yer de olamazdı herhalde.
Müzenin girişi, Deák Tér istasyonunun içerisinde, Mavi Metro (M3)’ün girişinin hemen sağ tarafında
[map w=”800″ h=”400″ style=”full, standard” z=”16″ marker=”yes” infowindow=”Földalatti Vasúti Múzeum, 1052 Budapest Deák Square Subway” infowindowdefault=”yes” maptype=”HYBRID” hidecontrols=”false” address=”Földalatti Vasúti Múzeum Budapest, Deak Ferenc Ter, Budapest”]
~
Müzeyi gezmeden önce biraz meşhur Sarı Metro (M1) ile ilgili bilgiler vermek istiyorum.
Dünyanın en eski metro sistemi 1863’lerin başında Londra’da hizmet vermeye başlamış. Budapeşte Metrosu ise, 1896 yılında hizmete girerek “Dünyanın 2. eski metrosu ve Avrupa anakarasının en eski metrosu” unvanına sahip olmuş. Yapımı 2 yıl süren metro, 2002 yılında UNESCO‘nun Dünya Mirasları Listesi‘ne de girmiş.
Aslında sarı metronun tarihi çok daha eski. 20 yıl boyunca çeşitli projelerle başvuruda bulunulmuş fakat çeşitli sebeplerle yapımı sürekli ertelenmiş. İlk yapılan projede hat Sugár út (günümüzdeki adıyla Andrássy út) boyunca Városliget’e kadar çalışacak şekilde 2310 metre olarak planlanmış. Ve sonunda 1893 yılında proje Vörösmarty tér’den başlayarak toplam 3690 metre olarak yapılmak üzere kabul edilmiş.
İnşaatı 1894 yılında Alman Siemens & Halske AG firmasına bağlı çalışan 2000 işçi ile başlamış.
O zamanki şartlara göre başarılı bir mühendislik çalışması gerçekleştirilerek planlanandan da erken, 21 ay gibi kısa bir sürede metro inşaatı tamamlanmış. Müze içerisinde, metro inşaatında kullanılan delici sisteminin 1:25 ölçekli orijinal bir modeli de sergileniyor.
Budapeşte’nin ilk, dünyanın ikinci metro sistemi olan Sarı Metro, Macarların bölgeye gelişinin bininci yılında 2 Mayıs 1896 yılında hizmete girmiş. Bu ithafen de metro sistemine “Millennium” önadı verilmiş.
1973 yılına kadar Andrássy út. boyunca, Vörösmarty tér ile Artézi fürdő (bugünkü adıyla Széchenyi fürdő) ararsında 3.7 km’lik bir mesafede hizmet veren M1, 3.2 km boyunca, 9 tanesi yeraltında; 500 metre boyunca da 2 tanesi yer üstünde olmak üzere toplam 11 durakta hizmet veriyormuş.
1972-1973 yılları arasında ise Városliget ‘te yer alan yerüstü durağı kapatılarak yeni bir yeraltı durağı (Széchenyi fürdő) ve ek olarak Mexikói út’ta yapılan yeni bir durakla hat, günümüzdeki son halini almış. 1996 yılında yapılan düzenlemeyle bir çok metro istasyonunda yenilenme çalışmaları yapılmış olsa da tarihi Sarı Metro hattı ilk günkü orijinalliğini korumuş.
Eskiden günlük 35 bin yolcu taşıma kapasitesine sahip olan hat, günümüzde günlük olarak 103 bin kişiyi bir noktadan başka bir noktaya götürüyor.
M1 metrosunun en az sarı vagonları kadar, her bir durakta çalan müziği de bu metronun ilgi çekici sembollerinden birisi olmuş vaziyette. Bu müzik duyan herkese hiç şüphesiz Süper Mario hatırlatıyor.
~
Bu kadar bilgiden sonra isterseniz biraz da müzeyi gezelim.
Müzeden içeriye girdiğiniz an sizi, 1896 yılında kullanılmaya başlanan hattın ilk duraklarından biri olan Gizella tér’in orijinaline sadık kalınarak hazırlanmış hali karşılıyor. Gizella tér’in adı 1926 yılında değiştirilmiş ve bugün halen Vörösmarty tér olarak hizmet vermektedir.
Ana salonu geçtikten sonra bir tarafınızda iki tane yolcu vagonu bulunan eski tünel diğer tarafınızda ise metro sisteminin geçmişine dair bilgi, belge, görsel ve modellerin olduğu sergileme alanı olan bir koridor sizi karşılıyor.
Vitrinlerde Budapeşte Metrosu’nun geçmişine dair bir çok ayrıntıyı görebilmek, inceleyebilmek mümkün.
Eski bilet koçanları
Günümüzde halen kullanılan ve özellikle otobüs ve tramvaylarda görebileceğiniz bilet kesme makinası
Geçmişte vagonların önünde, aydınlatma için kullanılan gaz lambaları
Projelerle ilgili çeşitli görselleri de sergide görebilmek mümkün
Yolcu vagonlarının çeşitli projeleri ve teknik resimleri de vitrinlerdeydi.
Metro hattındaki değişiklikleri gösteren güzel bir tarih çizelgesi de var.
Bugün Andrássy út olarak bilinen 2310 metrelik yol, bu tahta bloklarla kaplanmış. Orijinal blokların bir bölümü de yine sergileniyor.
Tıpkı günümüzde olduğu gibi geçmişte de vagon içi reklamlar meşhurdu. Müzede sergilenen vagonlarda yolcu ve reklam gibi detaylar unutulmamış.
Zamanının kılık kıyafeti içerisinde bir yolcu
~
Ve tabii ki modeller! Birbirinden güzel, orijinal metro modelleri de sizleri bekliyor.
İlk toplu taşımacılık araçlarından birisi: At arabaları.
~
İki farklı metro vagonu da yine tünellerde sergileniyordu. Metro hizmete girmeden önce toplam 20 adet vagon siparişi verilmiş. İlk 10 vagon (1-10) BVVV tarafından, ikinci 10 vagon (11-20) ise BKVT tarafından üretilmiş.
BVVV tarafından üretilen ilk seriler metalden yapılıp sarıya boyanmış. Bu modellerde de 4 adet Siemens LDo motor bulunuyormuş.
BKVT’nin ürettiği ilk vagonlar ise Amerikan maun ağacından yapılmış ve 4 tane B22/30 motora sahipmiş. BKVT’nin 20 numaralı vagonu ise kraliyet ailesine özelmiş ve orijinali 1975 yılında yokedilmiş.
Eski araçların 1:20 ölçeklerindeki çeşitli modelleri de var.
Bunlar da araçların alt takımlarının orijinaline sadık kalınarak hazırlanmış modelleri
Ve tabii ki Budapeşte Metro’su denildi mi günümüzde halen kullanımda olan ve en uzun hatta çalışan meşhur Mavi Metro (M3)’ün modelleri olmadan olmazdı.
~
Fırsatı olan herkese tavsiye edeceğim bu müzeyi mekanikle uğraşanların, mühendislerin –müzeleri gezmeyi sevmeseler bile– mutlaka ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyorum.