Ve Belki Aşkı Dileyeceksiniz: Paris

Gezinizin niteliğine bağlı olarak değişmekle beraber benim düşüncem 4-5 günün Paris’e yeteceği. Gönül ister ki aylarca oradaki yaşamı tecrübe edelim fakat bizler sırtında çantası olan insanlarız. Bir yerde o kadar kalamayız.

Ben tecrübelerin yaşanarak ve görülerek öğrenilmesi taraftarıyım. Sürprizlere açık olunmalı, her şey önceden bilinmemeli, görülmemeli. O yüzden bu yazıyı Paris fotoğraflarıyla doldurmayacağım. İnsan gittiğinde görmeli, o heyecanı içinde hissetmeli. Yoksa önce gördüğü fotoğraflar ile karşılaştırma yoluna giderse ortaya bir memnuniyetsizlik çıkabilir. Aynı nedenden dolayı gitmeden evvel Paris hakkında kitaplar okumanızı ya da rehberler edinmenizi önermiyorum. Sokakları keşfetmek varken, neden daha evinizden çıkmadan önce nereye gideceğinizi planlamış olasınız ki? Bırakın ayaklarınız sizi nereye isterse oraya götürsün, emin olun böylesi daha iyi olacak.

~

Havalimanında ya da Gare du Nord‘ta yapacağınız ilk iş bir şehir haritası temin etmek olsun. Herhangi bir turist ofisi sizden çok uzakta olmayacaktır ya da bilgi masalarından harita alabilirsiniz. Bu haritalarda metro ağı olmasına dikkat edin. Zira Paris’te metrosuz bir ulaşım söz konusu olamaz. Unutmadan Paris’te 14 adet metro hattı ve yine bunlarla bağlantısı olan 5 tane bölgesel tren ağı mevcut. İlk başta biraz karışık gelebilir ama alışıyorsunuz.

Paris Metro Haritası

Charles de Gaulle‘den şehire giden bölgesel tren ücreti 9,5 Avro. Yazının sonunda bununla ilgili bir tüyom olabilir. Orly‘den ise –en son 2 yıl önce kullandığım için artış olup olmadığını bilemiyorum7,9 Avro ödeyerek bölgesel tren ağına bağlantı veren Orly Val‘ı kullanabilirsiniz.

Paris Metrosu’nda kullanılan biletler

Harika bir metro ağına sahip olması dolayısıyla kalacağınız yer önemli değil gibi gözükse de havalimanı bağlantısı yüzünden Gare du Nord’a yakın olan Montmartre semtini tavsiye ederim. Yalnızca ulaşım açısından değil, Montmartre şehrin en canlı yerlerinden.

Kalacağınız gün sayısına göre otelinize yerleştiğinizde gezeceğiniz bölgeleri günlere ayırabilirsiniz. Ayrıca gezi amacınız da size yardımcı olacaktır. Önceliğiniz müzeler mi, alışveriş mi yoksa dinlenmek mi? Aslında hepsini birden yapmanız da mümkün.

Benim ideal olduğunu düşündüğüm 4-5 günlük bir gezi için bir gününüzü, Effiel Kulesi sonrasında Arc de Triomphe ve devamında Champs Elysees rotasında değerlendirebilirsiniz. Bir gününüz ise mutlaka Monmartre’nin ara sokaklarında ve Sacre Coeur’de sonlanmalı. Sacre Couer’den gün batımında Paris’i izlerken bir yandan da sokak sanatçılarının performanslarına tanık olabilirsiniz.

Sacre Coeur, Paris

~

Ve müzeler tabii ki, birbirine yakınlığı nedeniyle D’orsay Müzesi ve Louvre‘a 1 gün az olsa da hızlandırılmış bir tur yapılabilir. Notre Dame ve çevresi de görülmeden dönülmemeli. Aslında yalnızca Louvre için bile 3-4 gün ayrılabilir. Oraya yalnızca birkaç saat ayırmak gerçekten haksızlık olur.  Girişte oldukça detaylı broşürler bulacaksınız. Böylelikle ilgi alanlarınıza göre rota çizebilirsiniz. Tablolar ve heykeller bölümüyle beraber III. Napolyon’un dairesi de görülmeye değer. İçeride ki eserleri geçiyorum, müzenin mimarisi bile başlı başına bir sanat eseri.

Tüm ihtişamıyla: Louvre

~

Alışveriş tutkunlarının ilk adresi Champs Elysees olsa da ben ilk tercih olarak olarak Galleries La Fayette‘yi öneriyorum. Hem daha derli toplu hem de gezmesi daha kolay ve zevkli. Zira gördüğünüz zaman hak vereceğinize eminim. Alışverişe gitmişken çatıya çıkıp tüm Paris’i seyre dalabilirsiniz.  Kendisi öyle bir manzaraya sahip ki, sol tarafında Effiel, sağ tarafında Sacre Coeur, ortada Arc de Triomphe ve Notr Dame.

Böyle bir yer nasıl gerçek olabilir ki?

Bir başka alışveriş noktası da Hotel de Ville‘in karşısındaki Bazaar de Ville. Bu arada adında hotel olduğuna bakmayın aslında orası Paris Belediyesi, ve evet bizim belediyelere hiç benzemiyor, harika bir yapı. Bu arada kış aylarında giderseniz binanın önünde büyük bir buz pateni pisti bulacaksınız, keyfini çıkarabilirsiniz.

Unutmadan Fransız tarihinde önemli bir yere sahip Versailles Sarayı‘nı vaktiniz olursa mutlaka ziyaret edin. Ben ikidir hava koşulları nedeniyle es geçiyorum. Ancak Paris’te görülmeye değer yapıların başında geliyor.

~

Şimdi sıra küçük tüyolara geldi. Öncelikle müzelere değineyim. Paris’te her ayın ilk pazar günü tüm müzelere giriş ücretsiz. Eğer tatilinizde esnek tarihlere sahipseniz bunu değerlendirebilir ve oldukça kazançlı çıkabilirsiniz. Zira aynı gün içinde sadece Louvre ve D’orsay müzesini ziyaret etseniz bile 20 Avronuz cebinizde kalır. Oraya kadar gitmişken bir de Notr Dame’ın tepesine çıkıp harika Paris manzarasına doyayım derseniz bir 6-7 Avro daha üzerine koyabilirsiniz.

Louvre’u gezmek için 11 Avro’yu gözden çıkarmanız gerekiyor.

~

Metroya sıra gelince, bir bilet 1,70 Avro ve tüm hatlara bağlantısı var. Eğer 10’lu alırsanız 13 Avro ödüyorsunuz; eğer 1-2 gün kalmayacaksanız 10’lu almanız faydalı. Biletsiz olarak seyahat etmek mümkün, kontrol yok denecek kadar az, zaten gişelerin üstünden atlayan bir sürü kişi göreceksiniz. Çok nadir kontrol olsa da siz yapmayın böyle. Tatsız bir süprizle karşılabilirsiniz. Bununla beraber metroyu olabildiğince az kullanmanızı öneriyorum. Her yere metroyla gitmenize gerek yok, yürüyerek daha fazla yer görmeniz mümkün. Ancak şehrin bir ucundan diğerine giderken metroyu öneririm.

~

Market alışverişi için Carrefouer hayat kurtarıyor. Zira içinde her türlü naneyi bulabilirsiniz. Hazır yemekler özellikle oldukça işinize yarayabilir. Tüm sıvı ihtiyacınızı buradan karşılayıp çantanıza atmanızı öneririm. Çünkü metrolardaki otomatlarda 0,50 mllik suların 2 Avro olduğunu göreceksiniz, benim gibi çok su içiyorsanız günde 10 Avro suya ödemek istemezsiniz. O yüzden size yakın bir Carrefouer işinize çok yarayacak. Montmartre’de Anvers metro istasyonu çıkışında ve şehrin diğer yakası Place d’Italie’da iki tane bulunuyor.

Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus da McDonalds’lar, evet yanlış duymadınız. Dolaşırken eminim birçok kez rastlayacaksınız, ister gülün ister dalga geçin tuvalet ihtiyacınız için gerekecek. Zira alışveriş merkezleri dahil tüm tuvaletler ücretli. Ortalama 1-2 Avro arasında değişiyor. McDonalds’ta ayrıca ücretsiz wi-fi da bulacaksınız. Bu yüzden mola vermek için oldukça uygun. Tabii ki benim gibi sırtında çantası gün boyu yürüyorsanız.

~

Aşağı yukarı böyle, ama okumakla olmaz, gidip görmek, o havayı teneffüs etmek gerekir. Montmartre’deki küçük kafelerde yapacağınız kahvaltının tadı damağınızda kalacak, sokak aralarındaki sanatçıların eserlerini görünce şaşıracaksınız. Louvre’da büyülenecek Notr Dame’a hayran kalacaksınız ve tabii ki Pont des Arts’da Paris’e tekrar gelmeyi dileyeceksiniz ve belki aşkı. Effiel Kulesi karşısında çimlere uzanıp kitap okumanın keyfini sürecek, Seine Nehri kıyısında yürüyeceksiniz. Ve en sonunda bir yabancı olarak geldiğiniz Paris’ten dönüşünüzde gişelerden atlayıp havalimanı trenine kaçak binecek ve gerçek bir Parisli olacaksınız.

Aşıklar Köprüsü

~

Hadi, ne duruyorsunuz hala?

Murat Eray KORKMAZ

Yer içer, gezer tozar, okur yazar. Biriktirir. #kitapmeraki #saatmeraki #kalemmeraki.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir